Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Marmara Üniversitesi 2011 mezunuyum. Böte'yi birincilikle bitirdim. Mezuniyet konuşmasından bir hafta sonra da Arel Koleji ile sözleşmemi imzaladım. Şimdi Arel’de beşinci yılımı çalışıyorum. Onun haricinde çalışırken aynı zamanda insan kaynaklarında yüksek lisans yaptım. Şu anda yine Marmara Böte’de ikinci yüksek lisansıma başladım. Bol bol bölüme geliyorum. Hocalarımızdan ders alıyorum. Onun haricinde eğitim ve iş hayatım hemen hemen böyle.
Üniversitede ki öğrencilik yıllarınızda neler yaptınız?
Üniversiteye başladığımdan beri çalıştım. İkinci öğretimdim. Gündüzleri çalışıyordum, akşamları okula gidiyordum. Dört sene boyunca çalıştım. Marmara Üniversitesi Hastanesinde çalıştım. Atatürk Eğitim'in öğrenci işlerinde çalıştım. Tüm bu çalışmalara ile beraber okulu yürüttüm. Bir de ekstradan Marmara Üniversitesi’nde Dans Kulübünü kurdum bir arkadaşımla beraber kulüp kuruculuğu yaptık. Üçüncü ve dördüncü yıl biraz onlar ile uğraştık. Bir de üçüncü yılın yazında Amerika'ya dört aylığına gittim. Work&Travel programına katıldım. Gerçekten bana kattıkları inanılmazdı onu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu şekilde geçti üniversite. Zaten bol bol projeler sabahlamalar biliyorsunuz süreci.
Peki öğretmen olmaya o yıllarda mı karar verdiniz?
Mezuniyet konuşmam da bile “Ben öğretmen olmayacağım” dedim. Boğaziçi Üniversitesi’nde, Yetişkin Eğitimi Bölümü vardı. Orada yetişkin eğitimi üzerinde çalışıp akademisyenlik yapmak istiyordum. Okulda öğretmenlik düşünmüyordum kesinlikle. Ama o bölümden red alınca çok moralim bozuldu. Ve hani bari 1 sene boyunca hazırlanırım tekrardan boş kalmayayım gideyim mesleğimi yapayım öğretmenlik filan yapayım diye başvurdum buraya. Başvurduktan sonra o kadar çok sevdim ki öğretmenliği. Ben burada olmalıyım öğretmenlik yapmalıyım, çünkü çocuklar ile birlikte olmak onların o masumluğunun içinde o yaratıcıkların içerisinde hele ki bizim branşımız çok yaratıcılığı geliştiren bir branş. Çok haz verdi bana. Manevi anlamda çok büyük tatmin yaşadığım için devam ettim ve devam edeceğim de.
Başarılı ve aktif bir öğretmen olabilmek için okullarda verilen eğitim yeterli mi sizce? Şunlar da olsa daha iyi olurdu dediğiniz şeyler var mı?
Eğitim bilimleri derslerimiz daha iyi olabilirdi. Onun haricinde yazılım derslerini hatırlıyorum. Flash filan gayet güzeldi. Matematiğimiz, fiziğimiz çok güzeldi onlar gayet iyiydi. Ama mesela şu zamanı bilmiyorum ama benim zamanında güncel sahaya yönelik uygulamalar yoktu. Okullarda neler yapılıyor dersler nasıl işleniyor? Teknoloji nasıl kullanıyor? Biz çok uzak kalıyorduk. Şu an nasıl bilmiyorum. Mac laboratuarlar var. İçeriğinde güncellenmesi gerekiyor. Bu kadar web araçları kullanıyoruz tablet ile eğitime başlıyoruz. Bunları öğrencilere göstermeleri lazım; “Tabletler ile neler yapılabilir? , Hangi derslerde nasıl kullanılabilir?, Uygulamalar nasıl geliştirilir?,” bunlar olmalı. Bu hocadan da kaynaklı bir durum. Şuan Marmara’da yüksek lisans da aldığım bir derste hocamız uzaktan eğitim dersin adı ama uzaktan eğitim yapmıyor mesela. Tamamen dersin adının dışında başka bir şey yapıyor. Ama bunu ilk hafta konuştu bizimle işimize yarayacak bir şey olsun yani sırf uzaktan eğitim dersi işleyelim diye her hafta sunum yapıp geçtiğimiz bir ders olmasın dedi aslında hocadan da kaynaklanıyor. Hocanın görevi de çok etkin öğrenci üzerinde. İnşallah bundan sonraki yıllarda Marmara Böte’nin daha çok sesini duyurur, projeler olur. Mesela bu sizin yaptığınız proje çok güzel mezunları tek çatı altında toplamak bu zamana kadar nasıl yapılmamış ben bilmiyorum bu kadar teknolojinin içinde bir bölüm olarak geç kalınmış.
Öğretmen olmak isteyen öğrencilere önerileriniz nelerdir?
Öğretmenlik gerçekten sevilerek yapılması gereken bir şey. Sırf para kazanayım gideyim geleyim diye yapılacak bir iş kesinlikle değil çünkü çok sabır istiyor tek tek laf anlatmanız gerekiyor. Küçük grupla, ortaokul, lise ile çalışırken hepsiyle öyle hepsinin farklı bir yaklaşma tarzı var ve sabretmeniz lazım. Sabırla bu işi yapmanız lazım bunu da yapabilmek için “sevgi” sevmemiz lazım. Sevmeyen birisi bence kesinlikle öğretmen olamaz. Olsa bile ya da dersleri boş geçirir verimsiz geçirir ki bunu yapan birçok böteci var. Biliyorsunuz, devlette özellikle. Boş boş hala bir yıl boyunca Powerpoint anlatan öğretmenler vardı yani. Bu olacağına hiç olmasın bence. Çünkü bizim alanımız önemli bir alan diğer alanlarla entegre çalışıyoruz içeriklerimiz yok biliyorsunuz ki içerikleri onlardan alıyoruz. Sosyalden, coğrafyadan, türkçeden, matematikten, fenden özellikle mesela o içeriklerle teknolojik araçları buluşturmamız gerekiyor. Ve ortaya projeler ürünler çıkarmamız gerekiyor. Bunu yaparken de dediğim gibi severek sabrederek olması gerekiyor. Birincisi; yabancı dil çok önemli, şuan günümüzde yabancı dil bilmemek diye birşey kabul etmiyorum. Çünkü kolej olarak söyleyeyim, birçok kolejde dersleri ingilizce işliyoruz. Mesela çocuklara destek olalım diye branşlarda da ingilizce duysunlar diye dörtlere, beşlere ingilizce ders anlatıyoruz. Onun haricinde bir çok teknolojik terimler yaptığımız araştırmalar dünya kaynaklarına bakmamız bunlar hepsi ingilizce bilmekten geçiyor. Öğretmenin ders işlemesi dışında kendini geliştirmesi de öyle mesela tablette eğitim konusunda Türkiye’de hiç araştırma yok. Birkaç sayılı isim haricinde ama dünya da o kadar çok var ki, hani ingilizce bilmezseniz bunların hiçbirini öğrenemiyorsunuz. Geri kalıyorsunuz bir şekilde kendi gelişiminiz içinde çok önemli. O yüzden bence hatta üniversiteye gelene kadar halledilmesi gerek ama bu bizim ülke geneli temel problemimiz olduğu için üniversitede ne olursa olsun benim yaptığım gibi bir yurt dışı deneyimine katılınabilinir. Ne biliyim hani benim çok maddi yüküm olmadı aileme bunu yaparken. Belki dil okulu çok büyük maddiyat istiyor ama Work&Travel’de değil mesela gittim kendim kazandım. Kendim öğrendim, kendim pratik yaptım. Gerçekten üstümde çok büyük etkisi oldu yani. Bu tarz şeyler önemli yabancı dil açısından. İkincisi; gerçekten gündemi takip etmek lazım insanlar neler yapıyorlar?, okullarda neler konuşuluyor? Bir yıl içerisinde bir sürü konferans gerçekleşiyor buralara katılmak lazım. Mesela şimdi artık son bir iki senedir özellikle öğrenciler bir kolejdeki hoca ile çalışan öğrencilerin sunumlarını görüyoruz oralarda. Benim kardeşimde onların içinde Yıldız Böte’de okuyor. Oradaki konferanslar da biz nasıl öğretmen iyi örnekleri sunuyorsak, o da bir öğrenci olarak arttırılmış gerçekliği hocalara, öğretmenlere, müdürlere, yöneticilere sunuyor orada. Bu güzel bir şey Böte öğrencisinin daha son sınıftayken veya 3. sınıftayken bunu yapabiliyor olması hem cesaret istiyor, hem orada birileri ile tanışıyor. Mesela en son gittiğimiz konferans da özel okullardan birinin bilgi-işlem müdürü: “Sen niye beni aramadın? Hala cv’ni bekliyorum” demiş kardeşime. İş bulma açısından veya çevre bulma açısından çok gerekli. Bu tarz konferansları takip edip gündemde neler oluyor, neler konuşuluyor bunlara bakabilirsiniz. Twitter da çeşitli eğitim konuşmaları oluyor onlara katılabilirsiniz. Bu tarz şeyler veya yeni projeler geliştirebilirsiniz. Ne biliyim bunun gibi mesela. Başka şeylerde olabilir. Okullara API yazmak olabilir. Kendinizi geliştirecek her tür şey olabilir. Bu noktada öğrencilikte biraz maddi getiriden çok sizi geliştirecek çevre yapabileceğiniz şeylere odaklanmanız lazım bence. Mesela kulüpler açabilirsiniz. Web araçlarını kulüplerde kendinize, birbirinize anlatabilirsiniz. Örnek veriyorum; kahootu biliyorsunuz, web aracını o dersler de gösterilmiyor ama siz açacağınız bir Web 2.0 Kulübü’nde bütün birlere, ikilere kahootu öğretebilirsiniz. Ne kadar yararlı olur onlar için. Bunların hepsi geliştirecek şeyler. Kendinizin bir kulüp kurması haricinde var olan kulüplere katılmak da çok şey illa böte ile ilgili olsun değil. Benim katıldığım ilk elektronik kulübüydü orada aktif çalışıyordum. Ben ondan sonra kulüp kurmayı öğrendiğimi de geçtim, deli gibi çevrem olsun. “Para işleri nasıl yürür? İnsanlarla nasıl konuşurum? Üstüm altım nedir?” bu tarz şeylerin hepsini orada öğrendim mesela. Bu benim iş hayatıma da yansıdı. Dört sene Marmara Üniversitesi’nin Hastanesi’nde çalıştım mesela öğrenciyken orada çalışmam benim Arel’e gelip özgüvenli özgüvenli sunum yapmama sebep oldu. Ben özgüvenli sunum yapınca buraya girmeme sebep oldu. Burada ilk yılım böyle suspus geçireceğime deli gibi kendimi gösterdim. Şimdi beşinci yılımı çalışıyorum. Mesela koordinatör yaptılar beni. Beşinci yıl için bunlar güzel şeyler. Hepsi zincirleme geliyor. Son bir şey daha sosyal medyayı çok etkin kullanmanız lazım. Hesaplarınız her yerde olsun, her yerden deli gibi şunu öğrendim, bunu öğrendim, bunu yaptım, şunu gördüm, resim çekin paylaşın, video çekin paylaşın, her şeyi paylaşın ve takip edin insanları. Sosyal medya gerçekten ciddi çok önemli. Bana oradan röportaj teklifi geldi. Geçen yıl konuştuk. Şimdi oyunlaştırma kitabında 3-4 sayfasında röportajım var mesela. Sırf twitter paylaşımlarımdan dolayı adam geldi röportaj yaptı benle. Böyle böyle şeyler geliyor. O yüzden önemli.
Mezun olduktan sonra iş hayatına nasıl başladınız?
Mezun oldum dediğim gibi ben akademisyen olma konusunda çok hırslıydım. Hiç ben öğretmenlik yapmayacağım diyordum hatta konuşmam da bile söyledim. Ama bir hafta sonra burayla imzaladım. Büyük konuşmamak lazım. Benim geçişim çok hırslanarak iyi bari o zaman siz beni kabul etmiyorsunuz, bende öğretmenlik yapıyım şeklinde bir geçiş oldu. Ama iyi ki de olmuş. Gerçekten ciddi çok sevdim. Şu da çok rahat yani yazın mesela 2 ay tatiliniz var. Gerçekten yıl boyunca o kadar çok yoruluyorsunuz ki, çocuklarla iç içe olmaktan gerçekten o tatile ihtiyaç duyuyorsunuz. Beyin olarak, fizik olarak o tatil sizi sıfırlıyor ve bir sonraki yıla çocuklara özlemiş olarak yeni projelerle, yeni yaratıcılığınızı tekrar açarak, bakış açınızı genişleterek, yeniden bütün bir enerjiyle başlıyorsunuz. Mesela o iki aylık tatilin olması da çok güzel bir şey. Birçok sektörde bu yok biliyorsunuz. 15 günlük tatil ile çalışıyorlar. Onun haricinde ara tatillerimiz bunların hepsi bizim nefes almamızı sağlıyor. Gerçekten bir bayan için özellikle çok rahat.
İş hayatınızda bir öğretmen olarak neler yapıyorsunuz?
Şu anda ortaokul sınıflarım var. Yönetimin kararı olarak her yıl değişebiliyor. 4 senedir ilkokula, anasınıfına giriyordum. Bu yıl ortaokula giriyorum. Belki seneye liseye girerim bilmiyorum. İki tane daha öğretmen arkadaşım var burada. Üç kişilik bir ekibiz. Biri Marmara Üniversitesi mezunlarından Esra Bülbül, diğeri Yıldız Teknik Üniversitesi mezunlarından Nur Faden. Onlar şu an yoğun olarak öğrenci derslerine giriyorlar. Onların 25 saat dersi var, benim 10 saat dersim var. Ama öğretmen eğitimim var aynı zamanda haftada 1 saat her öğretmenle çalışma saatim var. Onlarla beraber, “o hafta ne işliyorlar? Kendi derslerinde tableti nasıl kullanabilirler?, Nasıl uygulamalar var?, Ne yaratabilirler?” ortak toplantılar yapıyoruz. Totalde benim saatim 33'e çıkıyor. Onlarında 25’er saat dersi var. Onlar full öğrenci ile beraber. Hazırladığımız sene başındaki yıllık planları uyguluyorlar ki, bunlar da MEB kazanımları var. Diyor ki MEB, çocuğa sunum yapmayı öğret. Ne ile öğretirsen öğret; ister Prezi yap, ister Powerpoint öğret ister, Google Slide ile öğret. Kendin seçiyorsun aracını ve içeriği de acaba içerik de ne yapayım de çocuğa sunayım öğreteyim diye biz bunların hepsini sene başında belirliyoruz sonra da sene boyunca tıkır tıkır ilerliyoruz. Öğretmenlerle de dediğim gibi tableti ya da teknolojiyi derslerinde nasıl kullanılabilinir buna bakıyoruz. Onun haricinde benim bir de bu sene ekstra şöyle bir görevim oldu. Okulun teknolojik işlerin sorumlusu olarak da beni görevlendirdiler. Mesela atıyorum, yarın okulumuzda veli görüşmesi var işte orada okul tanıtımı nasıl yapılacak, hangi sunum hazırlanacak, hangi video veliye gösterilecek, bu tarz şeyleri de ben ayarlıyorum. Böyle de bir görevim var. Okulla ilgili tüm teknolojik şeyler bizim teknoloji bölümünden geçiyor.
BÖTE mezunu olmanın avantajları nelerdir sizce?
Teknik kısmı da biliyorsun, eğitimsel kısmı da biliyorsun. İkisini de birleştirebiliyorsun yani. Bir bilgisayar mühendisinin hiç pedagojik alt yapısı yok. Yazılımları belki daha iyi bilgisayar kullanıyor ama mesela çocuğa nasıl yaklaşması gerektiğini bilmiyor veya çocuğa nasıl yaklaşması gerektiğini bilen öğretmenlerin de bu tarz becerileri olmaya biliyor. Ama biz ikisini de birleştiren bir yapıya sahibiz. Bence, Böte çok önemli bir bölüm hele de şu çağda. Önem anlaşılmıyor ama umarım bundan sonra daha iyiye gider.
BÖTE mezunlarının atamalarında sorunlar yaşanıyor. Her geçen yıl daha az sayıda BÖTE mezunu ataması yapılıyor. Okullarda sunulan Bilgisayar dersinin ders sayıları da azaltıldı. Bu durumdan hareketle BÖTE’lerin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ben Böte bölümünün öğrencilerine de kızıyorum. Çünkü biz Böte bölümünün böyle değersiz görükmesinde öğrencilerinde payı var. Herkes bilgisayar biliyor, bilgisayar dersine gerek yok denmesinin sebebi de bizleriz. Çünkü gerçekten bir çok öğretmen benim tanıdığım gördüğüm öğretmen dahil yani derslere girip çok boş geçiriyor. Bu derste çocuğun neler kazanabileceğini neleri yapabileceğini teknolojiyi oyun haricinde yararlı kullanabileceğini bunların hiçbirini göstermiyor. Boş boş geçen dersler neticesinde ne çocuk verim alabiliyor, ne veli önem veriyor, ne yönetim önem veriyor. Öğretmenler devlete sırtımı dayayayım, geçineyim derdine düşüyor filan bunların hepsi Böte’yi aşağı çeken şeyler. Bence yetişen öğrencilerin bu gözle bakmaması lazım ki bence, son bir kaç senedir daha iyi benim jenerasyona göre. İnşallah da daha iyi olur. Bu kodlama derslerinin girmesi ile filan bize zaten daha çok ihtiyaç duyulacak umarım daha çok değerimiz anlaşır ama bizde daha çok değerli yapabiliriz bu bölümü diye düşünüyorum.
Sizin gibi öğretmen olmak isteyen arkadaşlar öğrencilik hayatlarında neler yapabilirler?
Maddi beklentisi olan birinin yapabileceği bir iş değil. Çünkü az çok miktar belli ben ayda sekiz, on bin kazanayım diyen birisi kesinlikle seçmemeli bu konuyu da düşünmeli. Öğretmenliği seçiyorsam az çok alacağım aralık bellidir. Daha yüksek hedeflerim varsa daha başka mesleklere gitmeli. Yazılıma yoğunlaşmalıyım gibi şeyleri düşünmeli öğrenciler mesela. Maddiyat da önemli sonuçta amacımız bu da olabilir. Benim değil ama insanların olabilir.
Teknolojiyi nereye kadar kullanıyorsunuz?
Flash bilmek şu işe yarıyor; anasınıfının ve ilkokulun işlediği üniteler var. Örnek veriyorum: giysileri işliyorlar. Beş yaşındaki çocuklara ve siz hemen ona bir yazılım yapabiliyorsunuz üretebiliyorsunuz. Flash bilmek, sizin bu işinizi kolaylaştırır. After Effect diye bir program bilmek, lise öğrencilerinin düzeylerini biliyorsunuz. Onların daha yüksek word, excel anlatamıyorsunuz. Onları aşmışlar yani takmıyorlar. Daha böyle hologram yapmalar after effect, photoshoplar onlar ile derse çekebiliyorsunuz. Bu programları bilmek onlara yaklaşmak konusunda çok daha önemli geliştirmek açısından. Onlar ile beraber projeler üretebiliyoruz. Tübitak projelerine dahil yarışmalara katılıyoruz. Geçen sene Powtoon’da hazırladığımız bir animasyon Türkiye üçüncülüğü aldı. Sadece Powtoon’da çevreyle ilgili bir animasyon yaptık. Çocuk mesela doğal çevre ile alakalı bir şeydi. Biz öğretmen olarak bu animasyon hazırlamayı, photoshopları bilmezsek çocuğa da yaklaşamayız. O zaman düzeyi de çıkaramayız yukarı. Aynı şekilde bu maker olayı var biliyorsunuz. İşte robotikler var. Arduino ile kodlamalar, makey makey cihazları var. Bunların hepsini takip edip öğrenmeniz lazım Böte’de gösterilmez bunlar. Ama siz bunları işte konferanslardan, etkinliklerden gidip öğrenip neler oluyor, neler dönüyor, dünya nereye gidiyor diye kendi okulumuza taşırsanız. İşte o zaman bir şeyler yapabiliyorsunuz. Şimdi bu yıl okulumuza o malzemelerden aldırttık. Bir güzel şunları yapacağız diye anlattık. Bilgisayarda yazdığı kodu çocuk işte, o kablolar sayesinde yazdığı kodlar ile tamamen bir patatese bağladığında dokunmadan patatesi döndürebilecek. Düşünsenize, çocuğun böyle bir şey yaptığını Çocuk bunu sadece yazılım yaparak o yazılımı sadece bilgisayarda kalmaması, üç boyutlu nesnelere geçmesi, tamamen öğretmenden geçiyor. Bunları çocuklara verebilmek.
Küçük çocuklara teknolojiyi öğretirken zorlanıyor musunuz?
Daha basit yazılımlar kullanıyoruz. Mesela scratch kullanıyoruz ortaokullarda. Daha çok kod blokları ile yapılan. Sekizlerde filan html diline geçiyoruz. Ondan önce altıda, yedide geçmiyoruz. Çünkü çocuklara ağır geliyor. Denedik bunu. Daha doğrusu ağır gelmiyor, versek veririz ama sevmiyorlar çok. Ama sekizden sonra canavar gibi alıyorlar. O yüzden biz de öyle yapıyoruz. Belki başka okullar altıncı sınıf da filan koyuyorlardır. Ama biz de ortaokulda Scratch gibi daha böyle blok kodlar tarzı programlar gösteriyoruz. Bundan daha da küçüklere işte Code.org’da daha böyle oyunlaştırılmış şeyler gösteriyoruz. Daha da küçüklere anasınıflarında resimleri sürükle-bırak şeklinde yapılan algoritma mantığını gösteriyoruz. Yani her şeyin seviyesine göre aslında araç çok. Sen aradıktan sonra araç bulunuyor yani. O yüzden seviyeye göre ayarlayabiliyorsun. Şöyle bir şansımız da var. Sene başında planlıyoruz diyelim ki şu araçla şunu yapacağız. Derse bir giriyoruz mesela hiç umduğumuz gibi geçmiyor. Hemen sonraki hafta aracı değiştirme şansımız var. Çünkü kazanım yine geçerli ama biz kullandığımız aracı değiştiriyoruz. Sorun olmuyor o yüzden. Deneme-yanılma da yapabiliyoruz. Bizim bölüm biliyorsunuz, her yıl güncellenmesi gerekiyor bu planların. Böyle matematik gibi her yıl denklem anlatayım yok yani. Her sene yeni bir şey çıkıyor. Hiçbir plan bir önceki seneyi tutmuyor. Hep yeni şeyler ekleniyor. Bizim bölüm dinamik bir bölüm. Özellikle Böte’de öğretmenlerin kendilerinin geliştirmesi çok önemli.
peki öğretmenlik nasıl bi duygu ki
çevrenizdeki ilgiyi hayatınızı göremiyorsunuz sadece öğretmenlik bi şey leri gösterip yazdırmak mı bence gercekleri konusun kitaptan okuduklarınızı degil, bence siz bi öğretmen olarak öğrencilerinize zamana nasıl bakılması gerektiğini öğretin ve sonrası gelicek zaten branşınızda dahada yükselebilirsiniz ….
İyi günler, anasınıflarında scrath ile eğitim kullanıyor musunuz? Nasıl yapıyorsunuz acaba yardımcı olur musunuz?
Bir de acaba robotik konusunda hangi setleri aldınız, iletişime geçebilirseniz benimle çok sevinirim