Eda BORUCU


 


163128333_164964828797305_239790314419252306_n

Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Anadolu teknik lisesi bilişim mezunuyum. O zamanlar bilişim teknolojilerine dair çok bilgim yoktu. Lise boyunca bilişim teknolojileri araç ve gereç, yazılım ile ilgili konuları öğrendim. Öğrendikçe sevmeye başladım. Bölümü okumaya devam ettikçe de buna çok alıştım. Lise sonrası sınava hazırlanırken mühendislik ile öğretmenlik arasında gidip gelmiştim. Öğretmenliği seçtim. Marmara Üniversitesinde 2014-2018 yılları arasında eğitimimi tamamladım. Sonrasında hemen iş hayatına atıldım. Şuan meslekte 3. senemi tamamlıyorum.

Bize üniversite hayatınızdan biraz bahsedebilir misiniz? (Stajlar, kulüp faaliyetleri, dersler) ?

Üniversiteyi doğduğum şehirde okudum. O yüzden okurken zorluk çekmedim. Üniversite dersleri çok yoğun değildi belki de bana öyle değildi. Çünkü bilişim mezunu olduğum için meslek derslerini biliyordum. Eğitim derslerine çalıştım. Eğitim derslerinde de öğretmenlerimiz çok iyi olduğu için çok hızlıca alıştım ve hoşuma gitti. Hatta üstten ders alarak son senemi staja ya da bir şeyler yaparım, eğitimlere katılırım diye arkadaşlarımla karar alıp boş bıraktık. Son sene stajımı Yeliz Yıldırım Tülükaş ve Cansu Bilgin öğretmenlerimin yanında yaptım. Onlardan çok şey öğrendim. Onlara çok teşekkür ederim. Hatta staj normalde haftada 1 gündü. Ben arkadaşlarımla beraber iki gün gidiyordum. Çünkü okulda öğreniyoruz ama öğrendiklerimizi gerçekleştiremiyoruz. Biz de staja elimizden geldiğince daha fazla gitmeye, hatta oradaki etkinliklere katılıp, bilim şenliklerini düzenlemeye çalıştık. Staj bana çok şey kattı. Öğrenciyken kişisel gelişim eğitimlerine katıldım ve sertifikalarımı tamamladım. Üniversite boyunca hafta içi sonu part-time çalıştım. Birçok sektörde ürün tanıtımı üzerinde çalışıyordum ve bu çalışma hayatı bana insanlarla iletişim kurmayı öğretti.  Nasıl öğrencilere de bir konuyu anlatıyorsam orada da bir ürünü insanlara anlatıyordum. Orada satış yapma ve ürün tanıtma işlerini yaparken, jest, mimik ve ses tonumu kullanmayı öğrendim.  Daha sonra bunu öğretmenlik hayatımda kullanırken;”İyi ki çalışmışım, iyi ki böyle bir ortamda bulunmuşum” dedim. Çünkü birine bir şey öğretmek deneyimlemeden olmuyor. Öğrencilerim ile daha iyi bir iletişim kurmamı çalışma hayatıma borçluyum. Öğrenciyken aynı zamanda kodlama atölyelerinde de çalıştım. Üniversitede öğrencilere kodlama öğretilecek ders yoktu. Sadece yazılım,tasarım,eğitim dersleri üzerinden gidiyorduk. Kodlama atölyelerine gidişim staj zamanımdan önceydi ve bunda da çok fazla deneyim sahibi oldum. Orada “Neler öğretebilirim,özel sektöre gidersem ya da küçük yaş gruplarıyla neler çalışabilirim?” konusunda deneyim kazandım. Bu atölyelerde çalışırken hangi gruplarla çalışabileceğime karar verdim. İlkokul öğrencileriyle çok fazla enerjim tutu ve ilkokul öğrencileriyle çalışabileceğine karar verdim. Daha sonra öğrenciliğim devam ederken arkadaşlarımla birlikte  TBD ( Türkiye Bilişim Derneğine ) üye oldum. Seminerlere katıldık, görevler aldık. Kişisel gelişim konusunda deneyim kazandık. Oradaki kişilerle sohbet ederek çok fazla network edindik.  Eğitim Teknoljileri Konferansında öğretmen arkadaşım Özge Yıldırım ile birlikte bir eğitim verdik. Konumuz bilişim teknolojilerinde eğitsel yazılımlardı. Bunları okulda değilde stajda öğrendik. Bizler bunları bilmiyorsak bunları öğrenmeliyiz ve öğretmeliyiz dedik. Daha sonra çok güzel bir seminer gerçekleştirdik. Eğitimimiz çok fazla ilgi gördü katılım çok iyiydi. Birçok kişiyle tanıştık ve karşımıza iş fırsatları da çıktı. Anlatıcı olmak çok önemli ve heyecanlıydı.

Eğitim sürecinizde pişman olduğunuz bir konu var mı?

Okurken katıldığım atölyelerde gönüllü olarak çalıştım.“İyi ki yapmışım” diyorum. Keşke yapsaydım dediğim bir şey kalmadı 🙂 Çünkü öğrenciyken zamanımız çok fazla artıyordu. Bence bir öğrencinin yapması gereken tek şey özellikle öğrenciliğinin son zamanlarında meslek için kendisini geliştirmek olmalı. Eğitim ve seminerlere katılıp, kişisel gelişimine katkı sağlamalı.

Şu an pandemi sürecinde tam olarak iş hayatınızda neler yapıyorsunuz? Sizi nasıl etkiledi? Birkaç örnekle açıklayabilir misiniz?

Öncelikle online eğitimde olduğumuz için öğrencilerle temasa geçemiyoruz. Yüz yüze eğitimde öğrencilere bakabiliyorsun, yardıma ihtiyaçları olduğunda yanına gidebiliyorsunuz. Bunlar öğrencinin moral ve motivasyon açısından çokça olumlu etkileyen etmenler. Online eğitimde tek bir kişi konuştuğu için her öğrenciye söz hakkı veremiyoruz. Sınıf ortamında bir öğrenci bir soru sorduğunda herkes duyabiliyor. Online eğitimde ses karmaşıklığı oldugu için derslerde çok fazla aksama söz konusu oluyor. Ayrıca teknolojik aksaklıklar da dersleri gerileten faktörler. Ama pandeminin olumlu yanı öğrencilerin teknolojiyi daha fazla ve etkin kullanmalarını sağladı. Web 2.0 araçlarını kullanmayı da öğreniyorlar.  Bu açıdan bilişim teknolojilerine yönelik uygulamaları kullanmaya alıştılar. Derslerde belirli bir seviyeye kadar gelmiş öğrenciler için konuyu devam etmesi çok kolay oluyor. Hatta online yarışmalara bile katılabiliyorlar. Ama 1.sınıf öğrencileri için derslerimiz çok kısıtlı. Sürekli olarak “Neler yaptırabilirim?” diye daha fazla araştırma yapıyorum. Özellikle belli seviyeye gelememiş öğrenciler için çok fazla araştırma yapıyoruz. Mesela robotik kodlama yaptıramıyoruz. Çünkü online eğitimde bu mümkün olmuyor. Kodlama, tasarım, animasyon, çizim programları öğreniyorlar. Ama yine de iyi gidiyor, eğleniyorlar onların sıkılmaması ve dersi daha etkili geçirebilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. 

Öğretmenlik mesleğinden biraz bahsedebilir misiniz?Avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Çocuklarla zorlanmıyorum. Karşımızdaki muhatabımız çocuk olduğu için onlara pozitif yaklaşmak, onları eğlendirmek, oyunlaştırarak ders anlatmak onları çok mutlu ediyor. Öğretmen olarak ben derste mutluysam, öğrencilerimde mutludur. Onlar oyun oynadıklarını düşünüyorlar ama öğrenme gerçekleşiyor. Öğretmenliği çok seviyorum çünkü çocukları çok seviyorum. Onlarla derse girdiğimde moralim bozuk olsa bile bunu unutuyorum. Öğrencilerin sizi güler yüzle karşılaması, “Öğretmenim!” diye hitap etmesi hatta parmak kaldırmaları bile sizi çok mutlu ediyor. Öğrenciyle iletişim kurduğunuz da “İyi ki öğretmenim” diyorsunuz 🙂 Öğretmeyi ve çocukları seviyorsanız ki bunlar zaten öğretmen olmak için çok önemli iki etkendir. Bu ikisi varsa yaptığınız işte mutlu olursunuz. Bir insan bir işte mutlu olursa hayatı boyunca mutlu olur.

Dezavantajları olarak mesleği okulda bırakıp çıkamıyorsun. Okuldan ayrıldığımızda veliler ya da öğrenciler yardım isteyebiliyor. Yani mesai saatleri dışında veli ve öğrenciyle iletişim halinde oluyoruz. Mesela ders içeriği oluşturmak için, mesai saatleri dışında zaman ayırıyoruz. Yani okuldan çıkıp eve gittiğimizde bizim işimiz hala devam ediyor.

Eda Hocam bilişim öğretmenlerinin kendisini sürekli güncel tutması gerekiyor, siz bunu nasıl başarıyorsunuz?

Sürekli yenilik geliyor. “Öğrencilere neler yaptırabiliriz?” konusu üzerine araştırmalar yapıyoruz ve eğitimlere katılıyoruz. Ayrıca üniversitede plan hazırlama dersleri gördük. Bir öğrenciye bir konuyu öğretiyorsam, önceki gereksinimleri neler, bunları öğrenmeliyim. Öğrenciye kodlama öğretmeden önce fareyi, klavyeyi öğretmeniz gerekiyor. Sosyal medya platformlarında öğretmenleri, içerik üreticileri ve kanalları takip ederek yeni olan bilgiyi öğreniyoruz. Zümre toplantılarında diğer öğretmenler ile projeleri ve konuları konuşuyoruz. Bu sayede bilgilerimizi çoğaltıyoruz.

Şu an da yaptığınız meslek için BÖTE’ de verilen eğitim yeterli mi sizce? Şunlarda olsa daha iyi olurdu diyebilir misiniz?

Bizler Bilişim Teknolojileri öğretmenleri olarak aldığımız derslerde bilişim teknolojilerini çok kullanmadık. Sınıfta kullanılan araçların yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kodlama ekipmanı ile projeler geliştirmedik mesela. En önemlisi bir öğrenciye bilgisayar kullanılması nasıl öğretilmeli? görmedik. Bunları yaşayarak öğrendik. Çünkü bilen bir kişiye öğretilecek dersler öğretildi. Bizler bilmeyen birine öğretmeye başladık.

BÖTE mezunlarının atamalarında sorunlar yaşanıyor. Bu durumdan hareketle BÖTE’lerin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz, sizin bu konu hakkındaki gözlemleriniz nelerdir?

Ben hiç KPSS çalışmadım. Direk iş hayatına atıldım. O yüzden atamalarla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim. Ama BÖTE’lerin zaten önü çok açık. Bir BÖTE mezunu olmak, bütün bilişim sektörlerinde çalışmak demek. Her dersi alıyoruz. Eğitim teknoloğu olabilir, öğretim tasarımcısı, akademisyen, öğretmen, yazılımcı, tasarımcı…

Bir çok iş fırsatı var.Bir kişi okurken ben bu alanda iyiyim diyorsa o alandan ilerlemeli. Hiç kimse BÖTE okuyupta işsiz kalacağım diye düşünmemeli, her sektörde iş bulabileceğini düşünmeli. Yeter ki istesin.

İşe başlama sürecinde nelere dikkat etmeliyiz? Siz nasıl bir süreç yaşadınız?

Öncelikle iş tanımı çok önemli. Özel kurumlarda çalışırken teknik destek elemanı ve bilgisayar öğretmeni olmak çok karıştırılıyor. Ya bilip başlayacaksınız ya da başladıktan sonra karşınıza böyle bir şey gelince biz bunu konuşmadık diyeceksiniz yani net olmanız gerekiyor.

Biz şu an okulda 2 öğretmeniz. Benim 20 saat dersim var, diğer öğretmen arkadaşımın 10 saat dersi var. Genelde teknik işlerle o ilgileniyor. Çünkü işe girerken bunu konuştum. Eğer ilk başta konuşurken bir şeylere tamam dediyseniz her zaman destek vermek durumunda kalırsınız ama eğer bilmediğiniz bir durum varsa kesinlikle bilmiyorum demelisiniz. Özetlemek gerekirse işe başlarken neler yapıp neler yapamayacağınızı yani iş tanımlamanızı kesinlikle konuşmalısınız.

Eda Hocam ,sorularımızın sonuna geldik ,sizin eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mıdır?

Öncelikle röportaj için sizlere çok teşekkür ederim. Yaptığınız iş gerçekten çok güzel. Bir BÖTE Mezunu ya da BÖTE okuyacak kişi ne iş yapacağını, iş fırsatlarını bu siteden öğreniyor. Röportaj için sizlere teşekkür ediyorum, çok sağolun:)

 

Eda BORUCU” üzerine 2 yorum

  • Cıvıl cıvıl hayat neşesi yüksek bir öğretmen Eda hocam. BÖTE’yi seçecekler için aydınlatıcı bir röportaj olmuş. Eda hocama ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

  • Böte mezunlarının her alanda iş bulabileceği fikrşna katılmıyorum. Özel okullar bilişim öğretmenlerine teknik eleman muamelesi yapıyor. Bunu istemeyen okul yok neredeyse. Eğer siz istemezseniz de işe almıyorlar. Bilişimin diğer alanlarında işe girmek için diploma istiyorlar. Şunu biliyorum demek yeterli olmuyor. Mutlaka diploma ve deneyim soruluyor. Ama ben öğretmenim deneyimim yok diyemiyorsunuz. Dediğinizde de zaten işi alamıyorsunuz. Siz hangi kafayı yaşıyorsunuz bilmiyorum ama bilişim öğretmenlerinin hayatı sizin dediğiniz gibi gülşük gülistanlık her yerde iş bulur gibi bir hayat değil.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir