Can AKARSU


can-akarsu  Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1991, İstanbul doğumluyum. Bol yara izimin olduğu yaramaz bir çocukluk geçirdim.  Sanırım yaş itibariyle de büyük şehirlerde mahallede oyun oynama kültürünün  olduğu son jenerasyonduk. Dolasıyla ilkokul yıllarımda okul hayatımdan çok,  sokakta arkadaşlarla oynadığım, muzurluk yaptığım zamanları hatırlıyorum. Lise  hayatımda o yaramazlıkların çoğu gitti yerine o zamanki aklımla gerekli gördüğüm  derslerde ön planda olan ve çalışan diğerlerinde de genellikle uyuyan biri oldum.  Lise hayatının önemini o zamanlarda göremiyor insan, ama şu an dönüp baktığımda  lise hayatının en az üniversite kadar belki daha fazla önemli olduğunu açıkça  söyleyebilirim. Okuduğum ve çevremden gördüğüm kadarıyla lisede alınan  sorumluluk duygusu, yabancı dil yeteneği ve diğer beceriler tüm hayatınız boyunca  devam ediyor.

 

Üniversitedeki öğrencilik yıllarınızda neler yaptınız?

İlk iki sene eğlenmek, bölümün ne işe yaradığını anlamaya çalışmakla geçti diyebilirim. Okulda derslerde olduğum zamanlarda baya mutsuzdum anlayacağın. Sürekli bu bölüm ne işe yarıyor, niye kimse kısaltmasını (BÖTE) bilmiyor, mezun olunca ne yapacağım , farklı bölümlerde okuyan arkadaşlarım niye bu kadar kendinden emin, istekli vs diye sorguluyordum. Son iki senede sanki bunları sorgulayan ve bölümüne ısınamayan ben değilmişim gibi projeler yapmakla, yeni şeyler öğrenmekle lise  ve üniversitenin ilk iki senesinde kaybettiğim zaman dilimini doldurmaya çalışmakla geçti, tabi festivalleri kaçırmadan.

Üniversite okuduğunuz şehrin  avantajları ve dezavantajları nelerdir? Zorluk çektiniz mi?

Bahçeşehir Üniversitesi mezunuyum. Beşiktaş’daki kampüste okuduğumdan dolayı trafiğin, sosyal hayatın, iş hayatının kalbinde geçti. Anadolu yakasında oturuyorum, sanırım okula sadece helikopterle gitmedim. Trafik hariç bir zorluğum olmadı.

Bölümdeyken mezuniyetten sonrasına yönelik çalışmalarınız var mıydı? Mezun olma sürecinde neler yaşadınız?

Biraz önce de dediğim gibi son iki senem hocalarımın da büyük emeğiyle projelerle ve sunumlarla geçti. Projeler derken öyle kağıt üzerinde yapılan staj ve hayali projelerle değil, gerçek müşterilerle , gerçek stajlarla. Tabi hepsi bedavaydı ? Zaten o projeler olmasa büyük ihtimal işimi sevmeyen, okuldan çıktıktan sonra napacağını bilemeyen bir insan olurdum. İlk aldığımız projede, gerçek bir müşteri ile olmazsa ve gerçekten bir sorunu çözmezsek projemizin geçersiz sayılacağını bildirmişlerdi. Yavuz ve Şirin Hoca sağolsun. 🙂

Yani projenin hem müşteri bulma evresi olacak, hem sizin projenizle çözebilecekleri bir problemleri olacak hem de siz bir yandan bu projenin tasarım, planlama ve uygulama süreçlerini gerçekleştireceksiniz. Tabi her yaptığınızı da sayfa sayfa yazacaksınız. Ve tüm bunları yaparken kimse bir projenin nasıl evrelerinin olduğunu da bilmiyor. Formative değerlendirme yaparken formative bir şekilde de değerlendiriliyorsunuz ama farkında olmuyorsunuz tabi. Sonradan öğrendiğiniz şey de teorik öğrendiğiniz şey ile pratiğin ilk etapta asla birbirini tutmadığı.  Bir şeylerin tutmadığını anladığınızda da çözme sürecine giriyorsunuz, işte tam o anda gerçek öğrenmenin başladığını düşünüyorum. Yaşanılan herşey bir deneyimdir , benden bir saniye önce doğan bir insan bu hayatta benden daha deneyimlidir. Çünkü aramızdaki bir saniyede benden daha çok şey öğrenmiş olabilir, daha çok sorun çözmüş olabilir.

can-akarsu3

Mezun olduktan sonra iş hayatına nasıl başladınız? İlk iş deneyimleriniz nelerdir?

Şirket, okul, üniversitede yaptığım projeleri, ürünleri ve geçici iş tecrübelerini saymazsak gerçek anlamda ilk iş deneyimim Microsoft’la başladı. Yaklaşık 2 senedir Microsoft Türkiye Eğitim ekibinde çalışıyorum. Dünyadaki digital transformasyonun öncüsü olan bu teknoloji şirketinde çalışmak büyük bir şans benim için. Yöneticilerinizden korkmak veya çekinmek yerine ilham aldığınız, her gün farklı bir konuda ufkunuzun açıldığı tabi bu güzelliklerin yanı sıra üstünüzde de büyük bir sorumluluğun olduğu bir şirket. Bildiğiniz gibi her eğitimcinin hayat boyu öğrenme ilkesi vardır, burası tam olarak bu ilkenizi gerçekleştirdiğiniz yer diyebilirim. Her gün hem işinizle ilgili hem müşterilerinizle ilgili hem de teknolojiyle ilgili şeyleri öğreniyorsunuz. Gündeme hakim olmak ve bu hakimliğinizi işinize yansıtarak bulunduğunuz kurumu, çalıştığınız müşterileri yaşadığınız ülkeyi ve dünyayı daha iyi yapmanız bekleniyor.

Özellikle sadece kendi kitleniz ile ilgili de değil, bir çok segmentte insanların ihtiyaçlarını öğreniyor ve bu ihtiyaçlarını gidermek için gerekli olan teknolojiyi ekibinizle birlikte tasarlıyor ve uyguluyorsunuz. Tabi Eğitim ekibinde çalışmanın ayrı bir ayrıcalığı da var. Çünkü dokunduğunuz kitle öğretmenler ve öğrenciler.

Dolayısıyla içinde bulunduğunuz jenerasyona hakim olmak zorunda olduğunuz gibi sizden önceki  jenerasyonlara da hakim olmanız lazım. Onların ihtiyaçlarını bilmeniz ve sorunlarını en iyi şekilde çözebilecek uygulamalara hakim olmanız ve bunları onlara en iyi şekilde aktararak dünyayı daha iyi, daha verimli ,teknolojik anlamda daha sorunsuz bir yer yapmanız bekleniyor.

Bize şu an yaptığınız mesleği seçme sürecinizden kısaca bahseder misiniz? Bu mesleği yapmaya öğrencilik yıllarında mı karar verdiniz, yoksa mezuniyetten sonra mı karar verdiniz?

BÖTE’nin sizin isteğinize bağlı olarak avantaja çevirebileceğiniz ama aynı zamanda üniversite yıllarında sürekli kafanızı karıstıran bir dezavantajı var. O da geniş meslek seçimi durumuyla ne olacağını bilememek. Yani tamamiyle öğretmen de olabilirsiniz, ya da bilgisayar becerilerinize önem vererek yazılım alanlarına kayıp daha teknik bir birey olabilirsiniz. Ya da benim gibi arada kalanlar için ikisini de asla tam olmadığınız, ikisinin  de azar azar olduğu ama birbiri olmadan olmayacağı bir meslek dalı olan Eğitim Teknoloğu olabilirsiniz. Eğitim Teknoloğu olmaya 3. Sınıfın 2. Döneminde karar verdim sanırım.  Düşününce baya geçmiş tabi? Son sınıfta okulunuza stajlardan vs gitmediğinizi var sayarsak son anda bu kararı vermişim diyebiliriz. Açık olmak gerekirse sadece öğretmenlikle hayatımı geçiremeyeceğimi biliyordum kimi arkadaşım da öğretmenliği çok seviyor kimi de öğretmenlik harici her şeyi yaparım diyor. Benim en çok sevdiğim taraf ise  bir projeyi baştan sona tasarlamak, o süreci bizzat hem öğretmen hem öğrenci olarak deneyimlemek, bir ürün çıkartmak ve o projeyi sonlandırmaktı. Bunun sebebi de yeni şeyler keşfetmeyi seven, heyecanlı ama aynı zamanda sıkılgan, motivasyonunu çabuk kaybeden bir insan olduğum için sanırım. Bir şey uzadıkça geliyorlar bana anlayacağın ?

Şu an tam olarak iş hayatınızda neler yapıyorsunuz? Birkaç örnekle açıklayabilir misiniz?

Microsoft’ta Öğretmen Elçisi olarak görev yapıyorum. Görevim olabildiğince öğretmene ulaşmak, onları Microsoft Teknolojileri hakkında eğitmek, desteklemek, okulların, öğrencilerin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarını anlamak ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda içinde bulunduğum ekip ile birlikte projeler üretmek. En temel şeye baktığımızda ise Microsoft Teknolojileri ile öğretmenleri ve öğrencileri hep daha fazlaya daha ileriye götürmek.

img_5615

Şu an yaptığınız meslek için BÖTE bölümünde verilen eğitim yeterli mi? Şunlar da olsa daha iyi olurdu dediğiniz şeyler var mı?

Daha bu soruyu cevaplamak için kendimde yeterli iş deneyimini görmüyorum açıkçası ama küçük bir yorum yapabilirim: Teorik dersleri lütfen bir kenara bırakın ve projeleri arttırın. Projeler artarsa ürünler artar. Ürünler artarsa üretkenlik, analiz, değerlendirme  gibi yeteneklerimiz gelişir. Bunlara ihtiyacımız var.

Mesleğinizi yapmak isteyen  öğrencilere önerileriniz nelerdir?

Üniversite yıllarında mutlaka üretkenliklerini gösterebilecekleri bir alana yönelsinler. Hiç bir şey üretemeyeceğinizi düşünüyorsanız kamp & doğa hayatına başlamanızı öneririm. Doğada bir kaç gün kalmak size elinizdekilerle neler üretebileceğinizi veya etrafınızda bulunan başkalarının ürettiği şeyleri nasıl ürettikleri konusunda düşünmenizi sağlayacaktır.

Şimdiye kadar olan tecrübeleriniz doğrultusunda özel sektörde BÖTE bölümlerinin yeri nedir? Özel sektörde yer edinmekte bize engel olabilecek durumlar nelerdir? Öğrenciler olarak bunların nasıl üstesinden gelebiliriz?

Gördüğüm kadarıyla son zamanlarda özel sektörde eğitim departmanlarının önemi arttı. Çünkü personel eğitimleri dijitalleşince hem zevkli hale geldi hem de şirketler için maliyetleri azaldı. Dolasıyla bu süreçleri tasarlayan, içerikleri geliştiren, çalışan personellerin analizini yaparak en uygun eğitim uygulamasını bulma işi de biz BÖTE’cilere düşüyor.

Yer edinmekte engel olabilecek durum ise bir kaç saygın üniversitenin  Böte bölümlerine yaptığım ziyaretler sonucu gördüğüm kadarıyla her şeyin teorik olarak öğretildiği. Elbetteki bu öğrencilerin suçu değil. Üniversite yıllarında gerçek müşterilerle çalışılmalı ama okulla ama değil.

Genel olarak baktığınızda BÖTE mezunu olmanın avantajları veya dezavantajları nelerdir?

Dezavantaj: BÖTE’nin açılımını sürekli açıklıyorsun:)

Avantaj: Üç ünvanın var. Eğitim Teknoloğu, öğretmen ve IT sektörü çalışanı. İşleri batırırsan ünvanlar arasında değişiklik serbest 🙂

conp7552

BÖTE mezunlarının atamalarında sorunlar yaşanıyor. Bu durumdan hareketle BÖTE’lerin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Eğitim küreselleştikçe dijitalleşmeye devam edecek. Dijitalleşmeye devam ettiği sürece Böte mezunlarına ihtiyaç duyulacak. Türkiye olarak bunun önemini anladığımızda da BÖTE’nin geleceğinin daha verimli olacağını düşünüyorum.

 

İş tecrübelerinizden sonra okuduğunuz üniversitenin ve bölümün size ne gibi avantajları olduğunu düşünüyorsunuz?

Böte bölümü ilk etapta öğrencilerin çok tercih etmediği bir bölüm. Bunun sebebi de bilinirliğinin az olması ve eğitim dünyasının 3- 5 sene öncesine kadar teknologlara ihtiyacının olmamasını düşünmesi. Ama artık öyle değil, şuan hem özel  şirketlerin hem de kamu sektörünün bizim gibi teknolojiye hakim öğretmenlere, teknologlara ve eğitim yöneticilerine ihtiyacı var. Dolasıyla ilerleyen zamanlarda eskiye oranla daha kıymetli olacağını düşünüyorum.

Lisans hayatında BÖTE öğrencilerinin ürettiği çalışmalar ve projelerin ilerideki kariyerleri için ne kadar önemli olduğunu düşünüyorsunuz?

Valla en önemlisi diyebilirim.

Lisans hayatınızda yaptığınız çalışmaları ve projeleri bir portfolyo şeklinde hazırladınız mı ve bu portfolyoyu hiç kullandınız mı?

Evet hazırladım, portfolyo değil infographic kullanmanızı öneririm. Yaptığınız işi karşıya hissettirmek gerekiyor.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir