Harun AKSAYA


921652_10151882044304597_659362511_o (1)Biraz kendinizden bahseder misiniz? Şu an çalıştığınız yerde tam olarak neler yapıyorsunuz?

1988’de Ankara’da dünyaya geldim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünü kazandım. 2010 yılında bölümü birincilikle bitirdim. Ankaralı olduğum için Ankara’ya döndüm. İki yıl ODTÜ Teknokent’te Yazılım Uzmanı olarak çalıştım. Çeşitli yazılım projelerinde yer aldım. 2012 yılında Marmara Üniversitesi Rektörlüğünde Uzman olarak çalışmaya başladım. Bu süreç zarfında Marmara Üniversitesi Bilişim Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimime başladım. 2014 yılında Yüksek Lisansımı tamamladım. Akabinde Yüksek Lisans bittikten hemen sonra İstanbul Üniversitesi Enformatik Bölümünden Doktora kabulü aldım. Şu an yeterliliği de geçtim ve tez sürecim başladı. Bu süreç zarfında akademik çalışmalara devam ettim. İki kitap projemiz oldu. Bir tanesinde hem editör hem bölüm yazarıydım. Diğerinde de sadece bölüm yazarıydım. Yeni Öğretim Teknolojileri adı altında yeni bir kitap projemizde var. Ancak yoğunluğumdan dolayı çok vakit ayıramıyorum.

Rektörlükte Uzman olarak çalışıyorum. Neler yapıyorum burada? Şu an kullandığımız tüm yazılımlar bu gördüğünüz kattan çıkıyor. Peki, biz bu sürecin neresindeyiz? Projeye başlandığında, ilk bizim elimize geliyor. İşin yazılımsal analizi, Storyboard’u ve bu sürecin nasıl olacağını analiz ediyoruz. Bu analiz hem gereksinim analizi hem veri analizi hem de ekran tasarımları, kullanıcı deneyimi dediğimiz kısma kadar gidiyor. Bu kısımda süreci ele aldığımızda mevcut yazılımlarla bunu nasıl entegre edebiliriz, nasıl efektif çözüm sunabiliriz? Diye oturup çalışıyoruz. Bu çalışmayı da genelde yazılım projesini yaptığımız birimle yapıyoruz. Senaryo senaryo ekranlar üzerinde çalışıyoruz. Bir yazılım yaparken analiz ne kadar sağlıklı olursa, yazılım bir ürüne döndüğünde o kadar başarılı olur. Ki yüzde yüz bitmiş bir analizde mümkün değildir. Her şeyi düşünmüş olsanız bile gözünüzden kaçan süreçler olabilir. Bizim burada ki hedefimiz en büyük sorun teşkil edebilecek noktaları kaçırmamaktır. Kullanıcı deneyimine önem veriyoruz. Tabi bu süreçte birimlerle sürekli toplantı yapıyoruz. Daha sonra kodlama süreci başlıyor.

BÖTE’lilerin bu anlamda çok artısı var. Neden? Sürece teknik bir gözden ziyade pedagoji eğitimi aldığımız için insan faktörünü de düşünerek bir çalışma yapabiliyoruz. Yani kullanıcı deneyimi diyoruz. Bunları da göz ardı etmeden bir tasarım ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu tasarım bir Photoshop’da tasarlanan bir tema veya WordPress teması değil, kullanıcı deneyimi tasarımı yapıyoruz. Kullanıcı buna tıkladığında şu üç vaka gerçekleşebilir. O vakaya göre şu geribildirimleri alabilir gibi senaryolar çalışıyoruz. Yaptığımız işin özü bu.

Yazılım ile uğraşmaya ne zaman karar verdiniz?

Ben Teknik Lise kökenli biriyim. Lisede ilk olarak Pascal programlama dilini gördük. Karabasan diye bir uygulama vardı. Temelde şöyle bir şey, komut satırı; “Adın ne?” diye soruyor. Harun yazınca, onu bir isim kütüphanesi ile karşılaştırıyor; “Ooo erkeksin. Kilon kaç?” diye soruyor. Yazınca da; “Oo çok şişmansın.” gibi basit düzeyde yapay zekâsı olan bir yazılım. Bu yazılım benim bakış açımı değiştirdi. Yaptığınız bir sistemin, bir yazılımın, insanlara hizmet etmesi veya bir şeyi çözmesi manevi anlamda çok tatmin ediyor insanı. Ben bu yüzden bu alanı tercih ettim. Yaptığınız bir yazılım kitlelere hitap ediyor. Bir fikir buluyorsunuz onu yazılıma dönüştürüyorsunuz ve bu fikri milyonlara çok rahat bir şekilde ulaştırabiliyorsunuz. Çünkü internet denen bir mecra var.

Ayrıca yazılım süreçlerinin akademik tarafında da yer alıyorum. Mesela geçen dönem İstanbul Üniversitesi BÖTE’de misafir öğretim görevlisi olarak İnternet Tabanlı Programlama dersi verdim. Orada PHP anlattım. Marmarada da mühendislik fakültesinde dönem dönem yaz okulunda veri tabanı dersleri verdim.

11194588_10153057094274597_9100538513022731930_oÜniversitedeki öğrencilik yıllarınızda neler yaptınız?

Çalışkan bir öğrenciydim. Ama sosyal aktivitelerden de geri kalmadım. Üniversite sadece ders çalışılacak bir yer değil. Bunu kesinlikle bilmek gerekiyor. Şu an arkamı dönüp baktığımda daha çok sosyal aktivitelere yer vermeliydim diyorum. Çünkü insanı aslında o geliştiriyor. Elbette akademik başarı da önemli ama sosyal aktivitelerde çok önemli. Tabi hiçbir şey yapmayayım çayırda çimende gezeyim demek değil. Bu dengeyi iyi sağlamak lazım. Ama ben genellikle projeleri çok önemserdim. Bizim bölüm genelde proje tabanlı ilerliyor. Yaptığım tüm projeleri elektronik bir portfolyo haline getirdim. Ve bunları da birçok yerde kullandım. Genel itibariyle bölümde kısmi zamanlı öğrenci olarak çalışıyordum. Kısmi zamanlı öğrencilerin bir odası vardı. Orayı çalışma ofisi olarak kullanıyordum. Ve çokta faydalanıyordum. Çünkü internet erişimi vardı. Tabi o zamanlar şimdiki gibi internet erişimi her yerde yoktu. Bu anlamda da iyi oluyordu. Şuna özellikle değinmek istiyorum. Yaptığım her projeyi bir ödev gibi değil de bir bitirme tezi veya bir girişim fikrim varmış gibi o anlamda yapıyordum. İnternet Tabanlı Programlama dersinde basit bir Facebook uygulaması yazmıştım. Ki o zaman Facebook yeni yeni popülerleşmeye başlamıştı. Hocamız belki bunu fakülte çapında kullanabiliriz bile demişti. Önemseyerek yapıyorum. Bunun şöyle bir artısını gördüm. Yaptığım her projeyi arşivledim ve bu arşivi ODTÜ Teknokent’te iş başvurumda sundum. Ciddi anlamda takdir aldım. Ve bu orada ki iş sürecimi ciddi anlamda kolaylaştırdı. Hemen kabul aldım. Hiçbir projemi atmadım veya dersi geçmek için yapmadım. Bunları çok güzel bir şekilde arşivledim. Hatta o arşiv halen daha internette yayında var. Bunun çok faydasını gördüm. Bunu kesinlikle öğrencilere tavsiye ediyorum. Birlikte çalıştığımız Böteli kısmi zamanlı arkadaşlarımız var. Onlara da bunu hep söylüyorum. Yaptığınız her işi önemseyerek yapın. Dersi geçmek için yaparsanız sadece dersi geçersiniz.

Mezun olduktan sonra iş konusunda kaygılarınız var mıydı? İş hayatına geçiş sürecinden bahsedebilir misiniz?

Ben ilk etapta Ankara’ya dönmeyi planlıyordum. 2010 yılında mezun oldum. 2010 yılının sömestr tatilinde Ankara’ya vardığımda ODTÜ Teknokent’e gittim ve oranın firma listesini aldım. Yaklaşık 210 küsür firma vardı. Şu an da sayı muhtemelen daha da artmıştır. Savunma sanayi ağırlıklı ama tabi yazılım şirketleri de var. Çünkü Savunma Sanayi’nin diğer bir bacağında yazılım var. Orda ben tüm şirketlerin infolu adreslerine daha mezun olmadan Cv’lerimi gönderdim. “Şu tarihte mezun olacağım. Sizinle çalışmak istiyorum.” diye. Bunu yapmadan önce tabi şirketin web sitesini inceliyorum. Bana uygun mu değil mi, ne işler yapıyorlar diye. Bunları takip ettim. Yaklaşık yüz firmaya mail attım. Bunlardan 45, 50 tanesi görüşmek için bana geri dönüş yaptı. Dolayısıyla hiç kaygım olmadı. Çünkü siz ne kadar istekli ve hazır olduğunuzu gösterirseniz zaten onların bu potansiyelde ki öğrenciye çok fazla ihtiyacı var. Ve böyle öğrenciyi kaçırmıyorlar. İş görüşmelerine çok önemseyerek gitmek lazım ki bunu da öğrencilik yıllarınızda ki birikiminiz ile yapabiliyorsunuz. Bu bir süreç. O yüzden benim hiç iş bulamayacağım açıkta kalacağım gibi derdim olmadı. Dediğim gibi gönderdiğim yüz küsür firmanın yarısı görüşmek için bana geri dönüş yaptı. Ben ise o zaman benim için en uygun olan şirketi seçmiştim. Orada da iki yıl çalıştım.

Yazılım Uzmanı olmak isteyen BÖTE öğrencilerine önerileriniz nelerdir?

Bence BÖTE öğrencisinin birinci sınıftan itibaren bir bloğu olmalı ve düzenli olarak blog yazmalı. Blog yazarken de merak ettiği bilmediği konuları yazmalı. Kendime; “Ben 2014 yılında 12 tane Blog yazacağım.” Demeli. Bu ne demek? Aylık bir araştırma konusu. Bu ona çok şey katacak. Ben bunu 2014 yılından beri yapmaya çalışıyorum. Ciddi anlamda faydasını gördüm o yüzden arkadaşlara öneriyorum. İkinci en önemli önerim kesinlikle İngilizce’yi halletmeleri gerekiyor. Her anlamda sizin için bir engel. Akademik faaliyetlerinizde de sektörde de. O yüzden İngilizce’yi kesinlikle halletmelisiniz. Üçüncü önerim ise İstanbuldayız. İstanbul bulunmaz bir nimet. Etkinlikler ve seminerler kaçırılmamalı. Eventbrite ‘a girip, Education, Technology gibi etiketlerde olan tüm etkinliklere katılmak lazım. Ben bunu öğrencilik yıllarımda biraz az yaptım. Yüksek Lisans ve Doktora sürecimde daha fazla yapmaya çalıştım. Ama Lisans’ta yapmak çok daha önemli. O yüzden bunu kesinlikle öneriyorum. Bir de ilk başta da bahsettiğim gibi okul projeleri çok önemli. Yaptığınız ders projelerini, dersi geçmek için değil de ilerisi için bir yatırım şeklinde düşünülerek o projeleri ele almak gerekiyor. Yani toplamda dört önerim var. Kendi süreçlerim ile alakalı olarak da şunu önerebilirim. Özellikle teknolojiden anlayıp, insan faktörünü önemseyen eğitim kökenli olduğumuz için bu alanda çok rahat kendilerine yer edinebilirler. En az bir programlama dilinde en üst düzeyde olup farklı programlama dillerinde de yazılım geliştirebilecek pozisyonda olmaları gerekiyor. Bunu da pekâlâ yapabileceklerini düşünüyorum. Bunu yaptıkları sürece de kendilerine yazılım sektörü içerisinde çok iyi bir yer teşkil ederler.

Marmaralı ve BÖTE’li olmanın avantajları nelerdir?

BÖTE bize hem bu işin yazılım tarafını anlatıyor. Hem de bu işin insan faktörünü anlatıyor. Bilişim üç sac ayağından oluşuyor. Bunlardan bir tanesi teknoloji. Teknoloji de kendi içinde yazılım ve donanım diye ayrılıyor. Diğerleri de insan ve toplum. BÖTElinin şöyle bir artısı var. Teknolojiden, insandan ve toplumdan da anlıyor. Teknik kökenliyiz ama eğitim kökenli olduğumuz için bence en büyük artımız burada. Çünkü insanı anlayabiliyoruz. Veya bir yazılım yaptığımız da ya da bir proje ortaya koyduğumuzda insan faktörü çok önemli oluyor. Yaptığınız yazılımlar onun kullanan insanlar oranınca başarılı olabiliyor. İnsan ve toplum faktörü göz ardı edilmediği sürece başarılı olursunuz. Bu anlam da BÖTE çok avantajlı. Çünkü biz eğitim kökenliyiz. Bu çok iyi ve çok önemli bir şey. Aynı zamanda Eğitim Teknolojilerinin önemi hakikaten her geçen gün katlanarak artıyor. Bu anlamda da BÖTE mezunlarının ciddi anlamda avantajlı olduğunu düşünüyorum. Marmara Üniversitesi’nin ise hakikaten şu an çok iyi atmosferi var. Laboratuvarlar yenilendi. MAC laboratuvarları, Linux laboratuvarları. Alt yapı anlamında çok iyiyiz. Benim birçok BÖTE’yi görme fırsatım oldu. Alt yapı anlamında çok çok iyiyiz. Buna emin olabilirsiniz. Pek çok proje de görüyorsunuzdur. Hocalarımız hiçbir konuda sınırlamıyorlar. İstediğiniz gibi çalışabiliyorsunuz. Bu anlamda da başarılı buluyorum. Hakikaten çok nitelikli ve çok kaliteli hocalarımız var. Bu yüzden onları çok iyi değerlendirmemiz lazım. Ben ciddi anlamda çok faydalanmıştım. Birçok anlamda fayda gördüğüm hayatımı değiştiren hocalarım oldu. Bunu her bölümde bulmak çok mümkün değil.

"Bir kişiyle çalışırken ya da birimle çalışırken onları iyi okuyup onlara en efektif çözümü sunmak için o insanın içinde bulunduğu durumu ve bilgisayar okuryazarlığını çok iyi analiz etmeniz lazım."

untitled-infographic

Yazılım Uzmanlığı konusunda 1-0 önde olabilmek için neler yapılabilir?

Bu alanda önde olabilmek için teknik yeterlilik zaten olmazsa olmazlardan. Onu bir köşeye koyuyorum. Teknik yeterliliğiniz çok iyi olup da iş yapamayabilirsiniz. Bence burada en önemli şey insanı okuyabilmektir. Bir kişiyle çalışırken ya da birimle çalışırken onları iyi okuyup onlara en efektif çözümü sunmak için o insanın içinde bulunduğu durumu ve bilgisayar okuryazarlığını çok iyi analiz etmeniz lazım. Dolayısıyla insanı okuyabilirseniz, her anlamda yani sadece Yazılım Analistliği değil öğretmenlikte de, proje yöneticiliğinde de, takım liderliğinde de hep bir adım önde olursunuz. O yüzden 1-0 önde olabilmek için insanı iyi anlamanız lazım.

BÖTE bölümünün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yakın zamanda muhtemelen Eğitim Fakültelerinde bir dönüşüm olacak. Bunun göstergelerini görebiliyoruz. Eğer ileride BÖTE lisans seviyesinden çıkıp bir yüksek lisans programına dönüşürse çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Özellikle hali hazırda ki mezunlar için daha sonra gelen yüksek lisans eğitimini alan hocalar için, örneğin bir İngilizce öğretmeni BÖTE de yüksek lisans yaptığında aslında elinde bir bileziği varken artık ikinci bileziği de olacak gibi düşünülebilir. Bu anlamda bilgisayar öğretmenliği bitse bile Eğitim Teknolojileri hiçbir zaman bitmeyecek ve sürekli gelişip devam edecek. O yüzden ben bizim içinde bulunduğumuz sektörün kesinlikle biteceğini düşünmüyorum. Aksine çok daha büyüyerek ilerleyecek. Önemli olan burada o dönüşümü kaybetmemek. Yani bu alanda çalışanlar, buradan mezun olanlar sürekli kendi alanlarıyla, Eğitim teknolojileri ile alakalı gündemi takip etmeleri gerekiyor. Burada kendisinin istemesi çok önemli. Bunu yaptığı sürece de kesinlikle çok iyi yerlere gelebilir.

Harun AKSAYA” üzerine bir yorum

  • Merhaba. 2015 yılı Bilgisayar Programcılığı mezunuyum. Tabi ki bununla yetinmeyip dikey geçiş yaptım. Sanırım çalışmalarım yetersiz kaldı ve Bilgisayar Mühendisliği değil Böte’yi kazandım.
    Bölümüm avantajını bilsemde, bir mühendis olamadığım için üzülüyordum
    . Ta ki bu yazıyı okuyana kadar . Galiba biraz daha geniş bakmam gerekiyor. Öğretmen olarak kendimi hayal etmemiştim hic. Sizin gibi uzman bir yazılımcı olmayı istiyorum. Bakıyorum ki yapabileceklerimiz düşündüklerimizle sınırlı değil..
    Çok teşekkür ediyorum. Siteye eklediğiniz bu röportaj sayesinde birçok bilgi edindim. Böteye kayıt olurken bir blog açıp bildiğim bilmedğim konular paylaşacağım.
    Sizi örnek görüyorum ve tebrik ediyorum. Azim ve başarı olduktan sonra hiç bir şeyde sınır yok.
    Harikasınız ..

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir