Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Marmara Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Lisans programına 2010 yılında başladım. Üniversitemden 2014 yılında mezun oldum. Bölüme mezun olduğum yıl yüksek lisans ile döndüm. Şu an okulumuzda yüksek lisans öğrencisi olarak devam etmekteyim. 2014 yılında İSTEK Semiha Şakir Okullarında, Bilişim Teknolojileri Öğretmeni olarak göreve başladım. Bulunduğum okul uluslararası Bakolorya PYP akreditasyonunu almış bir okul. Bu kapsamda anaokulu ve ilkokul öğrencilerine PYP programını uygulamaktayız. Koşmayı çok seven ve robotik programlamaya ilgisi olan bir öğretmenim.
Üniversitede ki öğrencilik yıllarınızda neler yaptınız?
Öğrencilik yıllarım hep kendimi geliştirmek ile geçti. Birinci sınıftan itibaren Office programlarını temel olarak ele almıştık. Ben daha fazla şeyler öğrenmek için çabaladım. Sadece Office programlarını değil, IOS'un çeşitli programlarını da öğrendim. Mac'in, Linux'ın kendine ait office programlarını öğrendim.
Devam eden yıllarda ise kodlama ile bağlantılı çalışmalar gerçekleştirdim. C#, PHP, MySql, ActionScript, gibi önemli konuların eğitimini okulumuzda öğrenmeye başlamıştık. Okulun öğrettiklerinin dışında ekstra kitaplar alıp bunları bitirdim. Üniversite yıllarımda kendime ayırdığım saatlerde kendimi alanla ilgili konularda geliştirdim. Üniversiteden mezun olduğumda, birçok bilgiye sahip denmesi için çok çaba sarf ettim.
Biz programa girerken alımlar düşüktü, aslında şu anda da düşük. Hak ettiği alım değerine erişmedi bir türlü. Kendimize yeni iş alanları oluşturmalıydık. İkinci bir seçenek, üçüncü bir seçenek gibi farklı senaryolar oluşturuyordum. Bu kapsamda php, mysql kütüphanelerini okul dışında da öğrendim. IOS ve Android cihazlar için mobil uygulamalar geliştirdim. Şu an hala bunları yapıyorum. Üniversite eğitimi belli bir yere kadar. Ben Marmara Üniversitesi'nde öğrenmeyi öğrendim. Üniversitem bana bir şeyleri nasıl öğrenebileceğimi gösterdi. Çünkü biz yoğun bir şekilde projelerle karşılaştık. Bu projeleri en iyi şekilde bitirmeye çalıştık. Öğrenmeyi öğrendikten sonra yaşınız kaç olursa olsun, her türlü bilgiye ulaşırsınız. "Bilgiye nasıl ulaşılır, Hangi bilgi nerede kullanılır, akademik dürüstlüğün önemi" bunlar Marmara Üniversitesi'nin belki de bize katmış olduğu en güzel değerlerdir. Bu değerleri öğrenerek mezun olduğunuzda da iş yerinizdeki tüm arkadaşlarınıza da aslında nasıl bir okuldan geldiğinizi göstermiş oluyorsunuz.
Peki öğretmen olmaya o yıllarda mı karar verdiniz?
Birinci sınıfta genellikle ben öğretmen olmayacağım deriz. İkinci sınıfta programlama görünce yazılımcı olacağım deriz. Üçüncü sınıfta soru işaretleri çıkar. Dördüncü sınıfta öğretmenlik iyidir deriz ve öğretmenliği seçeriz. İlk yıllarda alım çok düşüktü ve kendimize farklı iş kolları yaratmak istedik. Şimdi bakıyoruz ki alan çok fazla. Bir BÖTE mezunu piyasada istediği işi bulabilir. BÖTE mezunları gerçekten çok değerli. Bu değerleri oluşturanlar akademik camia ve bizleriz. Çünkü bizler mevcut teknolojiyi eğitime entegre etme ve bunu istenilen amaca uygun bir şekilde planlama işini yapan taraftayız. İş yerlerinin buna ihtiyacı var. Bugün birçok üst düzey şirket Eğitim Teknolojileri Uzmanı arıyor.
Bize öğretmen olma sürecinizden kısaca bahseder misiniz?
Son sınıfta KPSS'ye dershaneye gitmeden çalıştım. Sabahtan akşama kadar kütüphanede KPSS çalıştım. O şekilde çok iyi bir puan aldım. Şark görevine doğrudan gitme durumum vardı. Yüksek lisansı kazandım. Sonra çalıştığım okul iş ilanı verdi. Bizim okuldan dört arkadaş başvurdu. Beni çağırdılar. Çok kısa bir süre sonra da şu anki çalıştığım kurumla anlaştım. Şu an özel bir kurumdayım. Devlet'e geçmedim. İş yerimde çok mutluyum. Özel kurum sürekli öğretmenleri geliştiriyor. Eğitime bağlı olduğumuzu düşünüyorum. Burada hep proje ve eğitim konuşuluyor. Özel kurumların artılarının daha çok olduğunu düşünüyorum.
Bölümdeyken mezuniyetten sonrasına yönelik kaygılarınız ve çalışmalarınız var mıydı?
Hiç yoktu. Çünkü ben üniversite yıllarımda kendimi geliştirdim. Kendinize farklı senaryolar oluşturun. Bu senaryoları oluştururken de eğitimin geleceği üzerine senaryolar oluşturun. Özellikle ülkemiz eğitim politikasını gözünüzün önüne getirerek senaryolar oluşturun.
Hollanda'da dünyanın en iyi eğitimcilerinin bulunduğu üç günlük bir konferansa katıldım. Eğitimde teknolojiyi kullanan ülkeler diye sıralanan bir liste vardı. Bu listede teknoloji ne kadar çok kullanılırsa eğitim o kadar aşağıda, ters orantı var. Hollanda, Finlandiya, Kanada gibi ülkelerde teknoloji çok az kullanılıyor ve eğitimleri hep yukarıda. Türkiye ise teknolojiye en çok yatırım yapan ülkeler arasında ama eğitim başarısı ile yatırım ters orantılı.
Biz BÖTE'liler olarak, hedeflenen kazanım ile birlikte teknolojik gelişmeleri istenilen kazanımla birleştirmemiz gerekiyor. Burada çok eksiğimiz var. Teknoloji var ve biz onu kullandık gösterimine girmemeliyiz. Derslerimize teknolojiyi daha iyi entegre ederek öğrencilere, daha kalıcı öğrenme ortamlarını sağlayacağımıza inanmalıyız. Eğer buna inanmazsak başarıyı elde edemeyiz.
Öğrenci sadece üniversitede öğrenmemeli. Dışarıda da aktif olunması gerekiyor. Üniversiteye kaydolurken dört yıllık iyi bir plan yapılmalı. Öğrenci ne olacağını iyi tanımlamalı, derslerinde de ona göre eğitimler almalı. Üniversitede mutlaka öğretimin geleceği konusunu yani 'fütürizm' konusunu ele alması gerektiğini düşünüyorum. Fütürizm konusu 2006'lardan beri tartışılsaydı, belki de gelecek hakkında daha olumlu olurduk.
Bilişim teknolojileri sürekli değişiyor ve gelişiyor. Öğretmenler artık rehber konumuna geliyor. Bilişim teknolojileri ise bir araç. O yüzden fütürizm konusu, üniversitede ele alınmalı. Bununla ilgili paneller verilmeli, dersi olmalı. BÖTE'nin programlamada mobil uygulamada eksik olduğunu o zamanlarda da söylemiştim. Mobil programlamaya (android,İOS) çok ihtiyaç var. Biz BÖTE mezunları "şu ürün var, tanıtalım, bunu yapmışlar tanıtalım" yapmamalıyız. Biz bunları eleştirmeliyiz ve geliştirmeliyiz. Çok güzel ama birçok sıkıntısı olan araçlar var. Negatif yönlerini konuşmuyoruz. Bizim artık beğenmeme lüksümüz var. “Hedef, daha iyisini geliştirmek.” BÖTE mezunları daha iyisini geliştirmeli.
Öğretmen olmak isteyen öğrencilere önerileriniz nelerdir?
Öğrenci, okulu seviyorsa mutlaka öğretmen olsun. Okul ortamını sevmiyorsanız bir noktadan sonra öğrenciyle ilgilenmek istemiyorsunuz. Okul ortamı, sosyal bir ortamdır. Öğrenmeye ve öğretmeye karşı tutumlarınız olumlu ise bunun dışında kendinizi geliştirmeye açık iseniz ve öğrencinin o gülüşlerini seviyorsanız (ki sevmemek elde değil) mutlaka öğretmen olun. Ama ben "yalnız başıma çalışırım, proje ile sabahtan akşama kadar uğraşırım. Akşam da eve giderim." diyorsanız, başka bir sektörde ilerlemelisiniz. Bugün pek çok arkadaşımız farklı alanlarda çalışıyor. Okulda sosyalsiniz, öğrencilerlesiniz. Bir de z kuşağının teknolojiye olan ilgisi var. Dersime koşarak geliyorlar.
İş hayatınızda bir öğretmen olarak neler yapıyorsunuz?
Öncelikle şu konuya değinmek istiyorum, "bilgisayar öğretmenleri özel okulda yeni başladığında teknik servis oluyor" diye bir kanı var. Gittiğiniz okul kurumsal ise bilgisayarlarınıza teknik servis bakıyor. Bizim okulda bilgi-işlem birimi var. Bilgisayarlar arızalandığında o birimdeki sorumlu kişi gelip bakıyor. Ama hocalarımızın soruları oluyor. Bu gibi durumlarda elbette yardımcı oluyorum.
Bununla birlikte büyüyen bir kısım olan eğitim teknolojileri kısmı var. Okulumuzda başlatmış olduğumuz eğitimde iPad kullanım süreci var. Öğretmenlerimize bu süreçte, planlama ve uygulama aşamalarında destek oluyorum. Sadece teknoloji denilince aklımıza tablet gelmesin. Geleceğin öğrenme ortamlarını oluşturacak nesneler üzerine de projeler geliştirmekteyim.
Okulumda 3 tane kulübüm var. İlkokul öğrencilerime Scratch ile kodlama kulübü açtım. Kulübümde öğrencilerime kodlama mantığını ve bunu eğlenceli yanlarını kazandırmaya çalışıyorum. Bir diğer kulübüm ise First Lego kulübü. Bu kulübümde öğrencilerime FLL sezon temasıyla ilgili projeler kazandırmakla birlikte, robotik programlama ve mühendislik konularında kazanımlar elde etmelerini amaçlıyorum. Üçüncü kulübüm ise ISTECH Arduino’dur. Bu kulübümde öğrencilerime robotik kodlama dünyasının en güzel ürünlerini geliştirme fırsatları sunuyorum. Bu kapsamda temel elektronik dersleri ile giriş yapıp ilerleyen zamanlarda çizgi izleyen, mayın tarlası, uzaktan kontrollü araç ve labirent çözen robotlar oluşturmalarını sağlıyorum.
Özel sektörde yer edinmekte bize engel olabilecek durumlar nelerdir?
Her özel okulun kendine ait bir politikası, kültürü vardır. Bu da biraz yöneticiden kaynaklanır. Eğer yöneticiniz teknolojiye açık ve öğrencilerin eğitimde teknolojiyi kullanmasını istiyor ise, o okul sizin için pırlanta oluyor. Benim okulumda da bu durumdayız. Geçen sene tablet alındı, bu sene 80 tane iPad aldırdık. Bilgisayar laboratuarının yanına bir maker laboratuarı kurduk. Burada robotik çalışıyoruz. Eğer politikası böyle olmasaydı, bilgisayarlarınız değişmez aksaklıklar zor giderilirdi. Ama bizde böyle bir şey yok. Teknolojiye açık bir kurum. Sürekli geliştiğimizi görüyorum. Ben başladığımdan bu yana birçok değişim oldu. Tabletler getirdik. Maker laboratuarı kurduk. Robotlar tasarlıyoruz, kodlama ve lego atölyelerimiz var. ISTECH Arduino Robot takımımız ile bu yıl İTÜ'nün düzenlemiş olduğu Turkish Airlines İTÜ Robot Olimpiyatları'nda üçüncü olduk.
Bir BÖTE mezunu olarak şuan BÖTE okuyan arkadaşlarımıza bir öneriniz var mı?
Kendilerini mobil uygulama konusunda mutlaka geliştirmeliler. Kodlama ve Arduino hakkında çalışmalar yapmalılar. Asla negatif düşünmesinler. Geleceğin öğretmenleri biziz. Sürekli kendilerini geliştirsinler. Ama geliştirmiyorlarsa negatif havaya girebilirler.
Marmara Böteli olmanın size ne gibi avantajları oldu?
Üniversitedeyken pek üniversitemizi övmüyoruz. Kapıdan diploma alıp mezun olduğunuz an üniversitenin kıymetini daha iyi anlıyorsunuz. Marmara mezunları çok iyi. Okulumuzda birçok Marmara Üniversitesi mezunu var. Üniversitemizin, bizi geleceğin eğitimine hazırladığını düşünüyorum. Üniversite bize öğrenmeyi öğrettiği için, bizler öğrenmeye açık insanlarız. Bu da bize avantaj sağlıyor. Yeni bilgiyle karşılaştığımız an asla bocalamıyoruz. Üniversitemde yüksek lisans öğrencisiyim. İyi ki Marmara Üniversitesi'ne tercih yaptım. Ben lisede hep Marmara Üniversitesi diyordum. Marmara'ya geldim ve çok da mutlu oldum. Çok şanslıyız çünkü alanında kendini sürekli geliştirmeye açık hocalarımız var. Bence şu an Marmara BÖTE' nin en değerli olduğu yılları yaşıyoruz. Programda çağdaş derslere yer verilmiş, teknik anlamda da çok gelişmiş Mac laboratuarımız var. Bunlar çok güzel. Bunlar ile BÖTE mezunlarının daha donanımlı olacaklarına ve daha iyi yerlerde işler bulacaklarına inanıyorum.