Tuba KAYNARCA


 

TubaKaynarca1Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

İsmim Tuba Kaynarca. Aslen Malatyalıyım. Üniversite öğrenimi için İstanbul’a geldim. Sonrasında yüksek lisans ve iş deneyimiyle beraber İstanbul’da yaşamımı sürdürüyorum.

2010 yılında Boğaziçi BÖTE’yi kazandım.2016 yılında mezun oldum ve yine aynı yıl, aynı bölümde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisansa kabul aldım. 2019 yılında master eğitimimi tamamladım. Nasip olursa şimdi akademik kariyerime devam etmek adına doktora eğitimi için başvuruda bulunacağım. Birden fazla özel şirketlerde eğitim teknoloğu olarak görev yaptım farklı projelerde yer aldım. Şu anda Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nda eğitim teknolojileri ve uzmanı olarak görev yapıyorum.

 

Üniversitedeki öğrencilik yıllarınızdan bize bahsedebilir misiniz ?

Üniversite benim için apayrı bir dünya. Öğrenmenin çok fazla gerçekleştiği, öğrencinin öğrenmeye aç olduğu bir dönem. Benim içinde öyle oldu. Bölümüm içerisinde çok fazla şey öğrendim. Farklı bölümlerden, farklı disiplinlerden bilgiler edindim. Aynı zamanda kulüp çalışmalarında aktiftim hala da aktif olmaya çalışıyorum. Üniversitemizin eğitim ve araştırmalarıyla ilgili ve sosyal sorumluluk projeleriyle ilgili projelerinde görev aldım. Şimdi geriye dönsem çok daha farklı disiplinlerde dersler almayı isterdim. Tabiki insanın bir zaman kısıtı oluyor ama mutlaka üniversite döneminde sınırları zorlamak gerekiyor. Çünkü üniversite döneminde yaptığınız şeyler iş hayatında sizi bir adım öne çıkaracak. Sadece iş anlamında değil, bir grup çalışması yapmak, bir konuda tartışma yapmak, okunan bir kitabın tahlilini yapmak, topluluk önünde konuşma gibi farklı bakış açılarına sahip olmanızı sağlayacak eğitimlere katılmak sizin için de faydalı olacaktır. İş hayatınızda edindiğiniz bilgileri kullanmanız gerekiyor ve daha sonrasında iyi ki de bunu öğrenmişim diyorsunuz. Üniversiteyi kişinin kendini çok yönlü geliştirdiğine inanıyorum. Ben de iş hayatımda, üniversite dönemimde  öğrendiklerimi kullanmış oldum.

Üniversite okuduğunuz şehrin  avantajları ve dezavantajları nelerdir? Zorluk çektiniz mi? 

Ben zaten üniversiteye İstanbul’da okurum diye yola çıkmıştım. Çünkü bu benim hayalimdi. İstanbul, benim çok yönlü gelişmemi sağlayan bir yer oldu. İstanbul, kitle açısından da kültürel aktivitelerden de çok zengin. Bir öğrencinin kendisini rahatlıkla geliştireceği bir yer. Üniversite öğrenimi aşamasında kendi mesleğimle alakalı firmaları araştırmaya başladım. Nasıl işler yapılıyor, diye özel olarak gittim, onlara staj yapmak için geldiğimi söyledim. Onlar da mutlu oldular, tabiki dediler .Bu tarz  firmalarında ulaşımı sağlaması açısından İstanbul’un bir avantajı var. Onların çalışmalarını yakından takip edebiliyorsunuz. Ama gerçekten şehir dışından çok başarılı arkadaşlarımız da vardı. Mesela bizim Türkiye Teknoloji Takımında gönüllü bursiyer arkadaşlarımız farklı şehirlerden gelip yine büyük firmalarda staj yapma imkanı yaşadıklarını, uzaktan bağlantı ile bir çok çalışmaya katkı sağladıklarını gördük. Açıkçası şöyle, yer bir avantaj ama İstanbul’da olup İstanbul’un nimetlerinden faydalanmayan arkadaşlar da var. O nedenle yerden ziyade insanın isteği önemli aslında. Türkiye’nin dört bir yanından insanları arıyorlar. Bu anlamda bence en önemli şey istek.

Bilişim alanında ne gibi kurslara katıldınız?

Ben teknik meslek lisesi çıkışlı değildim. Bu yüzden bu liselerden mezun olan kişilerden bir adım gerideydim. Bunun için önce temel bilişim kurslarına katılmıştım. Onun dışında C, C# okulda öğreniyorduk ama Python bilmiyorduk ve ben de Python  kursuna gitmiştim, farklı bir dil öğrenme açısından. Sürekli yeni yeni kurslar oluyor. Mümkün mertebe üniversite de öğrenemediğim alanları sadece yüz yüze kurslarla da değil online kurslarla da öğrendim. Bunun dışında liderlik, diksiyon, topluluk önünde konuşma gibi kurslara da gitmiştim. Bunlarında faydasını gördüm. Mesela eğitim teknolojileri zirvesi, yarının eğitimi zirvesi gibi zirvelere katılarak dünyadaki tüm gelişmelerden haberdar oluyorsunuz. Bu yüzden bu alandaki kişilerin birçok açıdan farklı zirvelere katılmasını tavsiye ediyorum. Bilişim alanında yeni bir teknolojinin çıkması bir önceki teknolojinin ortadan kalkmasına neden olabiliyor. Mutlaka bu tarz şeyleri takip etmemiz gerekiyor. Bu bölümdeki öğrencilerin araştırmacı ruhlu olmaları gelişen teknolojileri mutlaka takip edecek düzeyde meraklı olması gerektiğini düşünüyorum.

Bölümdeyken mezuniyetten sonrasına yönelik çalışmalarınız var mıydı? Mezun olma sürecinde neler yaşadınız?

Geriden gelerek düşünelim. Siz büyük bir firma sahibisiniz. Önünüzde de iş başvurusu için gelenler var. Şirket sahibinin düşündüğü şey, “Bu bölümden çok fazla mezun var, senin onlardan farkın ne?” bu söz bana çok klişe gelirdi ama gerçekten çok doğruymuş çünkü ben de işe alımda o ekibin içerisinde bulundum ve gerçekten insanlarda farklı bir şey arıyorsunuz. Bu bir merak olabilir, gönüllü çalışmalar olabilir. Gönüllü çalışmalar günlük rutinlerinizden ekstra yapılan bir eylem. Evet bu kişi toplum faydasında çalışan bir kişi ve bu şekilde puanları topluyor. İkincisi zaten bu kişi mevcut olan görevlerinin üzerine ekstra görevler almış demek ki bu kişi zamanını yönetebiliyor. Bu riski almayı göze alabiliyor. Aslında karşınızdaki kişiyi dinlerken o kişi hakkında birçok özelliği not almış oluyorsunuz. Üniversite öğrencileri kendilerini normal bir üniversite öğrenimin  dışına çıkarmaları gerekiyor ki aradıklarını daha rahat bulsunlar ve karşısındaki kişiye kendisini daha rahatça ifade edebilsinler. BÖTE mezunları bu işin alt yapısına sahip olmuş oluyorlar ve yelpazeleri geniş oluyor. Çok farklı meslek dallarında çalışan arkadaşlarım oldu. Teknoloji o kadar hızlı büyüyen bir şey ki farklı meslek dallarını barındırıyor içinde. Dolayısıyla bu meslek dallarında bu alt yapıya sahip öğrencileri arıyorlar. Öğrenciler “Benim için hangisi  daha iyi?” sorusunu kendilerine sorduklarında, üniversite döneminde mutlaka bu araştırmaya girmesi gerekir. Mesela ben yazılımcı olmak istiyorum dediğinde bir yazılımcının yanına gidip nasıl çalışıyor diye görmek gerekiyor veya bir öğretmen nasıl çalışır hangi sorunlarla baş başa olur gibi mutlaka öğrencilerin bunları önceden gözlemleyip deneyimlemesi lazım. Benim için de aynı durum geçerli oldu. Ben eğitim teknolojileri alanına çok yatkın olduğumu hissettim. Yeni materyaller üretmekten çok mutlu oluyordum. Dolayısıyla üniversite döneminde bu tarz ürünler geliştiren firmaları araştırdım. Staj istedim, birkaç ay çalıştım işler neler, nasıl yapılıyor diye. Kısacası kişinin iş hayatında mutlu olabilmesi için öğrencilik yıllarında bunu deneyimlemesi lazım.

İlk iş deneyimleriniz nelerdir?

ilk iş deneyimim üniversite döneminde stajla başlamak, orada eğitim teknoloğu olarak başlamıştım daha sonrasında öğretim tasarımcısı olarak uzaktan eğitim ürünleri geliştiren  farklı bir firmada işe başladım. 1,5-2 seneye yakın orada çalışmıştım. Şu anda Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’ndayım ve en uzun süre burada çalışmaktayım. İş yerimde farklı deneyimlerim oldu. Türkiye Teknoloji Takımı’nın çok farklı bir projeleri var. Deneyap teknoloji atölyeleri,  bilim merkezleri gibi. Teknofest onlardan bir tanesi. Burada farklı birimlerden görevlerim olmuştu. Şu an uzaktan eğitim sistemini yönetiyorum aynı zamanda bilim atölyeleri koordinatörlüğü bünyesinde eğitim teknolojileri uzmanı olarak görev yapıyorum.

TubaKaynarca2

Şu an pandemi sürecinde tam olarak iş hayatınızda neler yapıyorsunuz? Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi? 

Pandemi öncesinde bizim farklı projelerimiz vardı yüz yüze eğitimler veriyorduk. Üsküdar bilim merkezinde 5 farklı atölyemiz vardı. Öğrenciler burada bilim ve teknolojiyi küçük yaşta keşfetmeleri için sıradan bir öğretim yerine keşfetmeye dayalı farklı uygulamaların olduğu öğretimle karşılaşıyorlardı. Ama pandemi olduktan sonra yüz yüze gibi bir imkan onları tehlikeye sokacağı için biz bu eğitimlerin yüz yüze olanını bırakıp online a döndük yani çevrim içi atölyeler yapmaya başladık. Uzaktan eğitim sisteminde günde 11-13 arası derslerimiz oluyor ve burada öğrencilerimiz çevrim içi atölyeler alıyorlar ve gerçekten öğrencilerimiz Türkiye’nin dört bir yanından katılıyorlar. Bu Üsküdar bilim merkezinde de sınırlı değil. Gaziantep’te de bilim  merkezlerimiz açıldı ve hepsi bu sistem üzerinden oluyor, gerçekten çok faydasını gördük. Teşekkür mesajı atanlar çok fazla. Çevrimiçi yani internet üzerinden olunca herkes katılım sağlayabiliyor. Bizim çalışma alanlarında işlerimiz arttı ama biz çok memnunuz. Biz de bu süreçte krizi fırsata çevirdik diyebiliriz. 

Bizim ekosistemimizde en büyük kitlemiz gönüllü tarafı. Çok fazla gönüllümüz var. Üniversiteli öğrenciler bizimle ve diğer arkadaşlarıyla  hem kendilerine fayda sağlasın, hem de o öğrenciler bizim küçük yaş grubu öğrencilerimize fayda sağlasın istiyoruz. Hep birbirlerini besleyen bir topluluk var. Çok güzel bir çark var içeride ve gönüllü arkadaşlarımın bu ekosistemde çok geliştiğini fark ettik. Bir aile olduk diyebiliriz. İlla bursiyer olmaya gerek yok gönüllülük başvuruları da var. Oradan da başvuru yaparak ilgili birimlere aktarılabiliyorsunuz. Gönüllüler her birimi gözlemleme şansına sahip olabiliyor. Bilim atölyelerinde biz gönüllülerimizin gelişimlerine çok önem verdiğimiz için ve sürekli görüşmeler sağladığımız için çok yol kat ettiğimizi söyleyebilirim. Kapımız herkese açıktır. İşimiz herkesin mutlu olması, kendini geliştirmesi, öğrenmesi.

Derdimiz Milli Teknoloji Hamlesine gönül veren herkesin aynı çatıda toplanması.

TubaKaynarca4

Şu an yaptığınız meslek için BÖTE bölümünde verilen eğitim yeterli mi? Şunlar da olsa daha iyi olurdu dediğiniz şeyler var mı?

İlk olarak şunu söylemeliyim ki hiçbir zaman yeterli olmayacak. 4 yıllık bir eğitim içerisinde hocalarımız bizlere en iyisini öğretmek istiyorlar ve bu iyisini öğretme mevzusu ödevlerden ve fazla araştırmadan geçiyor. O yüzden çok küçük bir konu alanı öğretmek için bile çok ödev yapmanız gerekebiliyor. Bu da zaman sıkıntısını ortaya çıkartıyor. Zaten bu da pek mümkün değil çünkü üniversitelerin amacı öğrenciye bir yol açmak, derinine inmeyi öğrenciye bırakmaktır. Özellikle BÖTE bölümünde çok çeşitli dersler almamızın sebebi de budur. Bize bir kapı aranıyorlar o kapıdan girip keşfetmek bizim elimizde. Bu nedenle benim için de üniversitede aldığım eğitim iş hayatına girerken yeterli olmadı. Fakat öğrendiğim şeyleri iyi öğrendiğimi fark ettim. Özellikle hocalarımız bize “Derslere girdiğinizde aldığınız notları saklayın, kitaplarımızdaki notları mutlaka bir yere kaydedin, öğrendiğiniz kısımlar mutlaka hayatınızda lazım olacak. Öğretilenleri en iyi şekilde öğrenmeye çalışın. Sadece dersten geçerli not almak için çalışmayın!.” derlerdi. Ve çok doğru söylemişler. Ben kendimi iş hayatıma girdiğimde üniversitede öğrendiğim şeyleri birilerine öğretirken ya da kullanırken buldum. Eksik öğrendiğim kısımlarda çok fazla zorlandım. İyi öğrendiğim şeyleri de çok iyi savundum. Bazen karşınıza karşı fikirli biri gelebilir. Eğer üniversitede size neyin ve nasıl doğru olduğu öğretildi ise o fikri savunmanız için bir temeliniz olur. Ve düşüncelerinizin arkasında durabilmeniz ve insanları yönlendirebilmeniz için ifadelerinizin güçlü olması gerekir. Bu nedenle öğrendiğinizi iyi öğrenmeniz lazım. Bazen iş arkadaşlarınız gelip size danışabilir. Örneğin bana matematik öğretmeni  arkadaşım gelip “Hocam bu konuyu teknolojiyi kullanarak daha iyi nasıl aktarabilirim?” diye soruyor. Bu nedenle sizin bilgi haznenizin iyi olması lazım. Birçok teknolojiyi biliyor olmanız lazım. Evet belki üniversite dersleri yeterli olmayabilir ama zaten işyerleri de sizden üniversitede öğrendiklerinizin üzerine eklemenizi ve öğrendiklerinizi çok iyi kullanmanızı beklerler. Aslında bu öğrencinin kendi verimliliği ile alakalı siz ne kadar ekstra bir şey yaparsanız o kadar verimli sonuçlar alırsınız. Ben mesela işe girdiğimde üniversitedeyken almış olduğum seçmeli bir dersin bu kadar işime yarayacağını hiç düşünmezdim. Yaratıcı drama dersini almıştım üniversitedeyken ve bu derste öğrendiğim aktiviteler bir gün gönüllerimiz ile yaptığımız bir kampta işime yaramıştı ve ben o dersin bir gün işime yarayacağını hiç düşünmemiştim. Bu yüzden aldığımız seçmeli dersler bile iş hayatımızda karşımıza çıkabiliyor. Neyin nerede işinize yarayacağını çok fazla tahmin edemiyorsunuz. İnsanın öğrenmesinin sınırı yok bu yüzden mümkün mertebe alabildiğiniz kadar farklı disiplinlerden seçmeli ders almak lazım. Sadece lisans eğitimleri yeterli olmaz zaten üniversitenin de bir insanın hayatı boyunca yeterli olacak eğitimleri vermek gibi bir gayesi yok amaçları kendilerine verilen zamanları en iyi şekilde kullanıp öğrencileri ilerideki hayatlarına yetiştirmek. Bu nedenle öğrencinin lisans eğitimim bana yeterli olur gibi bir mantığa bürünmemesi lazım.

BÖTE mezunlarının atamalarında sorunlar yaşanıyor. Bu durumdan hareketle BÖTE’ lerin geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz sizin bu konu hakkındaki gözlemleriniz nelerdir ?

Sadece BÖTE ile alakalı olmayan bir ifade kullanayım; hayatını sadece atamalara yoğunlaştırmamak, senede 1 kere yapılan bir sınav için yıllarını sadece ders çalışmayla geçirmemek ve saplantı haline getirmemek gerektiğini düşünüyorum. Tabiki amaçları bu yönde olan KPSS ile atanıp işine öyle devam etmek isteyenlerin kendini oraya yönlendirmesi gerekir. Ama uzun süre atanamayan kişiler “Ben hiç bir şey yapamıyor muyum?” deyip kendini moral olarak düşürmemeli. Bu sınav konusunu çok yönlü düşünmek lazım. Kişi belki sınav anında farklı sebeplerden dolayı başarı sağlayamamış olabilir. Bu yüzden  arkadaşların bir yere takılı kalmayıp, kendilerini farklı alanlarda geliştirmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü BÖTE’cilere çok fazla ihtiyaç var ama öğrenciler bunun farkında değil. İşyerleri ile üniversiteler arasında pek ilişki yok. Öğrenciler mezun olup gittikten sonra ne yaptıkları, ne işle uğraştıkları bilinmiyor. Öğrencilerde ne ile uğraşmaları gerektiklerini bilmiyorlar. Deneme yanılma yoluyla bir şeyler deneyimliyorlar ama bu da zaman kaybına sebep oluyor. Bu yüzden özellikle bir insanın mutlaka ikinci bir planı olması gerekiyor. BÖTE bölümlerinin geleceğine gelirsek pandemi sürecinin bizlere bir şeyler anlattığını düşünüyorum. Uzaktan eğitim sistemi olmayan okullar uzaktan eğitim şirketlerini arayış içine düştüler. Artık bizler de Dünya genelinde Home-Office sistemine dönüşmeye başladık. Çünkü verimliliğin ve performansın çok fazla düşmediğini gördüler. Pandemi bize uzaktan eğitimin de fayda sağlayabileceğini ve birçok şeyin aşılabileceğini öğretti. Hem eğitimden hem de teknik anlamda anlayan insanlara ihtiyaç doğdu. Ve bu özellikler bir arada bulundurduğu için de BÖTE’cilere ihtiyaç oluştu. Ve BÖTE teknik ve eğitim alanlarının birleşiminin olduğu bir alan olduğu için eğitsel bir yazılım geliştirildiğinde bile bunun takibinin bu alanlardan anlayan biri tarafından koordine etmesi lazım. Bence bu nedenle BÖTE bölümü çok değerli. Ve bu süreçte de değerimizin anlaşıldığını, insanların önyargılarının kırıldığını düşünüyorum. Alanın daha iyi yerlere geleceğini umuyorum. Ayrıca teknolojinin son sürat geliştiği zamanda bu bölümün olmaması gerçekten trajikomik olur. Küçük yaştaki çocuklara bu teknolojileri öğretecek öğretmenlere ihtiyaç var. Dolayısıyla BÖTE bölümünün geleceğini parlak görüyorum. Umarım atamalar da artar ve öğrencilere ışık tutacak öğretmenler yetişir.

Lisans hayatınızda yaptığınız çalışmaları ve projeleri bir portfolyo şeklinde hazırladınız mı? Şu an öğrenci olan arkadaşlara yaptıkları çalışmaları içeren portfolyo hazırlamalarını önerir misiniz? 

Belge şeklinde değil ama klasör halinde bir portfolyom var. Belge halinde de hazırlamayı düşünüyorum. Okuyucularımıza da portfolyo hazırlamalarını kesinlikle tavsiye ederim. İş yerlerine başvurduğumuz zamanlarda bizlere “Neler yaptın?” diye sorduklarında net, somut örnekler istiyorlar. “Ne yaptığını bana gösterebilirsen neler yaptığını daha net anlayabiliriz” diyorlar. Yaptıklarınızı söylediğiniz zaman bazı ifadeler havada kalıyor. Gösterebildiğiniz zaman kanıtınız olmuş oluyor. Ayrıca portfolyonuza ekleyebileceğiniz ekstra projeler yapmanızı da tavsiye ediyorum. Ben şimdi geriye dönecek olsam mutlaka eksiklerimi kapatmaya çalışırdım. Ben mezun olduktan sonra eksiklerimi kapatmaya çalıştım. Mutlaka bir yazılım dilini, grafik oluşturma programını iyi seviyede kullanın. Ve mutlaka bu alanda ilerlemek isteniliyorsa video, ses düzenleme araçlarını iyi kullanabilecek seviyeye gelmeniz lazım. Ya da eğitim alanında çok farklı yöntem, teknik, metotlar var. Ve bunları kullanarak çok yönlü düşünmenizi geliştirmelisiniz. Bir sepete ne kadar farklı meyveler doldurursanız meyve salatanız o kadar renkli ve çeşitli olur. Mezun olduktan sonra da işinize çok çok yaracaklar eğitimlere ve etkinliklere önem verip, katılmalısınız. Kısacası bu konuda kaşif olmanız lazım. Aslında şunun da farkındayım BÖTE de çok fazla ödev oluyor ben de okurken yakınıyordum ama ürettiğim tüm ürünlerin bana çok faydaları oldu.

Hocam, sorularımızın sonuna geldik, sizin eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mıdır?

Öncelikle insan kendinin kıymetinin farkında olmalı. Çevresel koşullar insanı çok fazla etkiliyor. Ben de bu karamsarlığı görebiliyorum genelde “İş bulamıyorum.” diyen arkadaşlara “Ekstra sen ne yaptın? Diğer kişilerden farklı olarak ne yaptın? Kendini nasıl geliştirdin?” gibi sorular soruyorum. İş bulmak değil işi kovalamak ve o işi kovalarken de biraz heybelerimiz dolu kovalamak lazım. O açıdan üniversite dönemi çok önemli ve öğrenmeye aç olduğumuz bir dönem bu nedenle ben arkadaşlara kendileri çok yönlü geliştirmelerini tavsiye ediyorum. Sizleri öne çıkaracak farklı bilgi ve beceriler edinmeniz lazım ki iş hayatınıza girdiğinizde sorun yaşamayın. İş hayatında hangi mesleği yaparsanız yapın farklı kişileri, becerileri arıyorlar. Bu nedenle kendinizi geliştirebileceğiniz kadar geliştirmeye çalışın. Ama en önemlisi kendinizi sevin, mesleğinizi sevin, iş bazen kaybolur, değişir, gelişir ama siz her zaman kendinizle barışık olup düştüğünüz zaman kalkın, öğrenmeye çabalayan kişilerden olun. Unutmayın ki insan için çalıştığı vardır, emek veren er ya da geç kazanır. Ama hayata pozitif bakanlar zaten kazanmıştır.

 

Saygı ve hürmetlerimle,

Tuba Kaynarca

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir